KAYNAKTAN DERYAYA
LEBİDERYA
NE BEKLİYOR DUNUZ 1 ?
"VAHŞİ HAYVANLAR UYUYAN DEVLERİ ÖLMÜŞ ZANNI İLE SALDIRIRLAR... ÇÜNKÜ BEYİNLERİ YOKTUR... AKILLARI MİDELERİNE BAĞLI OLAN KARTALLAR UYUYAN KURTLARIN YEMLERİ OLMUŞTUR..."
YAKIN TARİHİMİZE BİR BAKALIM...
Türkler!!!
Sibirya düzlüklerindeki "Yecüc mecücleri." boylarından olsa gerek bayağı sevmişler, iyi geçinmişler, onları hep korumuşlardır.
Türklerin en belirgin özelliği; mazlum milletlere sahip çıkmak, hamilik yapmaktır.
Bu nedenlerden dolayı da; bu mazlum rolünü çok iyi oynayan milletlerin tuzakları Türkleri tarih boyu savaş sanatını geliştirmesinde en büyük etken olmuştur...
Fakat "Yecüc mecüclerin." akılları boyları ile ters orantılı olduğundan; alavare, dalavere konusunda pek beceriklidirler.
Türkler;
İslam’ı kılıç kaldırmadan kabul eden tek ve ilk millettir...
İslâmiyetin kabul edişlerinden sonra; Bir kutlu sevdaya tutulmuşlardı.
TÜRKLERİ;
“Baş eğip, diz çökmek; yoktur dününde
Kılıç kuşanılmış Türk düğününde
Dur durabilirsen Türk'ün önünde.
.
Adalet Türklüktür yoktur ötesi
Savaşa toy demiş Türk'ün Atası.”
Mısraları ile ifade ederiz...
Dillerle yürekler bir olmuş..
“Aleme nizam, insanlığa düzen.” Türk’ün hayatının; “Olmazsa olmazı.” Olmuştur.
Türkler; “Nemelazımcılığı”; “ŞEREFSİZLİK.” olarak addetmişlerdir..
“Bana dokunmayan yılan bin yaşasın.” dememiş; zehirli yılanlara yaşama hakkı tanımamıştır.
Bilmiş ki; Zehirli yılanlar.” Kimi zayıf bulursa onu zehirleyecektir....
İslam’a hizmet; Türklüğe hizmettir, insanlığa hizmettir.. Anlayışı ile hareket ederken; Hazreti Fahri Kâinat ile hasbihal eylemiş, Allah yolundan zerre kadar sapma göstermemiştir...
Allah’la insan arasına hiç kimsenin girmesine müsaade etmemiştir.
“Hubbul vatan min’el İman (Vatan sevgisi imandandır).” Hadisi şerifinin idrakinde olmuştur.
.Atalarımızın sosyal hayata bakışı, insanlığa bakışı “Hakkaniyetle davranmak, Hak yolunu göstermek.” Olmuştur.
Gittiği her yere; düzen ve nizam götürmüş, adalet üzere hüküm vermiş, adaletle hüküm sürmüştür.
Medeniyet; Türklerle birlikte gelişmiştir.
Tıp, matematik, astronomi, fen bilimleri alanında çığır açanlar Türklerdir.
“Türküler Türk’e hastır...
Zafersiz zaman yastır
Türk "Yan gelip yatar mı?”
Uyumak Türk’e pastır...”
Türk’ün ne kadar çalışkan olduğunu bu mısralar ifade etmeye kafi gelmiyor...
Türklerin bu hassasiyetlerini ve güçlerini; rakipleri, düşmanları, haçlılar çok iyi tespit etmişlerdir.
Bu yenilmezliğin ve çalışkanlığın nedenlerini çok ciddi şekilde araştırmışlardır.
Yenilmezlik ve çalışkanlığın nedenlerini de;
Adalet üzere hüküm vermeleri, mazlumların yanında yer almaları, yardımlaşmayı çok iyi bilmeleri ve uygulamaları,
“Komşusu aç iken tok yatan bizden değildir.”
Hadisi şerifini hiç unutmadan yaşamaları...
Hanımlara değer verirlerken; “Cennet anaların ayakları altındadır.” Hadisi şerifinin anlamına göre davranmaları... Hanımları; Allah’ın en kıymetli emaneti olarak görmeleri...
“Vatan sevgisinin;” iman sevgisi, Allah sevgisi, peygamber aşkına eşdeğer olduğunu...
Vatan için; ÖLÜRSEM ŞEHİDİM KALIRSAM GAZİYİM.” Diye savaşa düğüne gider gibi gittiğini,
İnsana hizmet; İslam’a, inanca, Hak’ka, hakikate hizmet olduğunu...
Bizzat müşahade etmişlerdir...
BU TESPİTLERİ YAPAN DIŞ GÜÇLER...
TÜRKÜN ELİNDEKİ, YÜREĞİNDEKİ HASLETLERİ YOK EDEBİLMEK İÇİN OYUN ÜZERİNE OYUN, TEZGÂH ÜZERİNE TEZGÂH HAZIRLIKLARINI YAPARLAR...
TÜRKLERE; YAVAŞ YAVAŞ TÜRK OLMA ÖZELLİĞİNİ KAYBETTİRMEYE BAŞLAMIŞLARDIR...
Din bizim en hassas yanımız olduğunu bilen Avrupalı; Türklüğümüz üstünde önce bu noktadan oyunlara başlamışlardır...
Nemelazımcılık, vurdumduymazlık, yalakalık, sahtekârlık gibi insanlığa yakışmayan davranışlar yavaş yavaş işlenmeye başlamıştır...
Dini olmayan, vatansız ve dinsizler; ulema kisvesine bürünmüşler; Allah’la kul arasına girip insanları cehalete sürüklemişlerdir.
Bir yandan bunlar yapılır iken; öte yandan da ahlaksızlık toplumda yaygınlaştırılmaya başlamış; rüşvet bilmeyen Türkler rüşvete bulaşmış, gıybet bilmeyen Türkler gıybete tevessül etmişlerdir.
“Devleti ebed müddet.” Diyerek, sadakatle devlete bağlı olan Türkler nifakların araya girmeleri sonucunda isyanlar edebilmiştir.
Özgürlük ve demokrasi denile denile millet kaosa sürüklenmiştir.
Bu çalışmalar yüzyıllara dayalı olarak yapılmıştır...
Öyle bir noktaya gelinmiş ki; reform adı altında; devlete hükmeder hale gelmişlerdir.
Hanlıklarda iç isyanlar başlatılmış, daha evvel tam bir sadakat ile payitahta bağlılık içinde olanlar, her yerde isyanları başlatmışlar, devleti zor durumda bırakmışlardır.
Üç kıtaya adalet götüren; ecdadımızdan emanet aldığımı yerleri birer ikişer bırakır noktaya gelmişiz.
Bu kayıpların yanı sıra; vatan evlatlarımızı da; kaybediyoruz, gafletin acı faturalarını millet çok ağır öder hale gelmiştir.
SAVAŞ MEYDANLARININ HEPSİNİ İNCELEDİĞİMİZDE; TÜRK ORDUSU KENDİ GÜCÜNÜN KAT BE KAT ÜSTÜN OLAN HAÇLI ORDULARINI HER SEFERİNDE YENMİŞTİR...
SAVAŞ MEYDANLARINDA TÜRKÜN YENİLMESİ DÜŞÜNÜLEMEZ...
AMA NE ZAMAN Kİ; TÜRKLÜK EREZYONA UĞRAMIŞ, UĞRATILMIŞ İŞE O ZAMAN SONUN BAŞLANGICI DA BAŞLAMIŞTIR....
1794 KIRIM HANLIĞI İSYANI VE ARDINDAN 1797 YILINDAKİ YAŞ ANTLAŞMASI “KIRILMA NOKTASI”. OLMUŞTUR...
BU NOKTADAN SONRA; İSYANLAR ÇOĞALMIŞ, HER İSYAN VE SAVAŞIN ARIDNDAN VATAN TOPRAĞININ BİR KISMI DAHA KAYBEDİLMİŞ...
VATAN EVLATLARI “VATAN SEVDASI.” UĞRUNA GERİ ÇEKİLMEK YERİNE KANLARINI VE CANLARINI KAYBEDİLEN TOPRAKLARA BIRAKMIŞLARDIR...
YANİ BAZI TARİH KİTAPLARINDA DENİLDİĞİ GİBİ; ZAYIFLAMA NEDENİMİZ “DOĞAL SINIRLARA” DAYANDIRILMASI ... YALANLARIN DEVAM ETTİĞİNİN GÖSTERGESİDİR...
ZAYIFLAMA VE TOPRAK KAYBIMIZIN TEK NEDENİ “TÜRKLÜĞÜN ÖZ BE HAS HASLETLERİNİN.” UNUTTURULMASI, UNUTULMA NOKTASINA GETİRİLMESİDİR...
TARİHLERİN HANGİSİNDE “AVRUPALI MÜTERCİMLERİN “”TÜRKLERİ NASIL YENEBİLİRİZ”” TOPLANTISINDAN BAHSEDİYOR?
HİÇ BİRİ DİYECEKSİZİNİZ...
BU MÜTERCİM TOPLANTILARI OLMAMIŞ OLSAYDI...ULEMA ROLÜ ÜSTLENEN; LAWRESİ’İN KAN EMEN PLANLARINI UYGULAMA ŞANSI OLUR MUYDU?
DEVAM EDECEK.....