10 Mayıs 2009 Pazar

MİLLİ VE EĞİTİM

KAYNAKTAN DERYAYA
LEBİDERYA

MİLLİ VE EĞİTİM

Kelimenin özü anlaşılarak anlatıldığında; kelam ilim, anlatan alim olur. Sözün anlamı bilinmeden yapılan anlatımlar "Zamanı katletmektir."

Bazı kurumlarımızın adlarına "Öz." yazılmıştır... Özün sözü eğitim kurumlarımızın icraatları ile "Şuurlu." toplumlarda anlamların anlaşılmasına vesile olacaktır...

Türkiye Cumhuriyeti Devleti, Kurumları ve birimleriyle bir bütündür...

Türk Dil Kurumu, Türk Tarih Kurumu, Milli Prodiktivite Merkezi, Türk Silahlı Kuvvetleri, Türkiye Radyo Televizyon Kurumu, Türkiye Bilimsel ve Teknik Araştırma Kurumu, Türkiye İstatistik Kurumu, Türk Hukuk Sistemi...
Milli kurumlarımızdır... Bütün kurumlarımızda Millilik ve öz değerlerimiz muhafaza altında olmak zorundadır...

Hayatı bir bütün olarak ele almak ve neslimizi yetiştiriken; "Güçlü, ahlaklı, değerlerine önem veren, sürekli yenilik ve kalkınmadan, gelişmeden yana olan, geçmişi unutmayan; vurdumduymazlık, nemelazımcılık, yalakalık, düzenbazlık, riyakârlık, hırsızlık ve arsızlık bilmeyen; haram helal kavramlarını tanımış, "Lnsan yetiştirmek en büyük yatırımdır." anlayışı ile hareket etmek asli vazifemizdir...

Biz geleceğe nesil yetiştirmeyi hedefleyen "Eğitim." konusunda çalışma yapmadık, eğitim vermedik...
Geçmişi öğreten "Öğretim." konusunda başarılıyız der isek bu abesle iştigal olur...
Bir örnek;
Fransız tarihçi diyor ki; "Osmanlı Padişahlarının içinde en başarılı olanı 36 sene bir karış toprak kaybetmeden tahtında kalan Abdulhamit Han’dır. Her türlü zorluğa rağmen, çok başarılı bir şekilde devleti yönetmiştir."
Bizim okuttuğumuz kitap; "Abdulhamit kızıl sultan." diyor...
Ermeniler Abdulhamit Han’a suikast tertiplerler, Abdulhamit Han’dan öncesinde ise; Padişah katledilmiştir... Hem de ne katletme... Padışahın üstüne üç beş üst düzey görevlisi çullanmış ve kollarını bileklerinden kesmişlerdir... Mithat Paşa’da bunlardan biridir... Abdulhamit Han; kendisine suikast düzenleri tesbit ettirtip yargılanmasını sağlamış, bir çoğunu da affetmiştir.

Ermeni dönmesi birisi tarih kitabı yazarsa; o kitap okullarda okutulursa elbette kendi atasına hakaret eden bir nesil yetiştirilmek üzere bir tarih eğitimi hedeflenmiş olur...


Ahlak ve adaba önem veren edepli toplum yetiştirmek üzere bir nesil yetiştiremedik.
Eğitim konusunda üzülerek söyleyelim ki; "Eğitim sınıfta kalmıştır..."
Bu sözümüze alınganlık yapmanın hiç alemi yok. Problemin varlığını anlamak için; "Yetişmiş nesile bakalım.", "Sokakları izleyelim.", "İnsanların birbirlerine hitaplarına bakalım."...

Yanlış vardır...
Önce "Eğitim." sınıfını geçecek ki; "Eğitilen.", "Eğitimli." olsun...
1800 öğrencisi olan bir okulda "Edebiyat Eğitmeni." olan bir hanım;
Darwin’i ezbere bilen bir eğitimci; "Darwin’i." anlatan öğrencinin srıtını sıvazlıyor... Aynı eğitimci; "Van Ercis’te "Çavuşoğlu samanlığında." Ermenilerin diri diri yaktığı "Türkleri." anlatmaya kalkınca; "Otur yerine, burası senin arenan değil, haddini bileceksin, sen fazla oluyrosun." diyorsa... Bu eğitimcinin(!) haddi bildirilmiyorsa; buna eğitim denmez...
"Eğitimci; o kurumu kendi babasının hanı gibi kullanıyor." denir....
Eğitimde kaliteyi yakalamak için; "Makedonya, Almanya, Uzak doğu ülkelerine gezilere gerek yoktur."
ÇANAKKALE’Yİ ANLAMAK YETERLİDİR...
ÇANAKKALE, ANITKABİR, EYÜP SULTAN, SELİMİYE, ASELSAN, F 16 TESİSLERİ, ULU CAMİ, KOCATEPE, SULTANAHMET, HAYME ANA, SÖĞÜT, MALAZGİRT OVASI, ERCİYES YAYLASI, SAKARYA DELTASI, ZAFERTEPEÇALKÖY, SEYYİT BATTAL GAZİ, MEHMET AKİF ERSOY. ARİF NİHAT ASYA, HAZRETİ YAVUZ’UN KABRİ.... İŞTE SİZE MİLLİ ŞOk... Çanakkale’de ecdadı gören genç insanımız, Aselsan’da teknolojiyi görecek, Mevlana’da sevgiyi anlıyacak, Hacı Bektaş ile "karşılıksız olarak vatana hizmetin idrakine varacak. Selimiye’de; bir eser nasıl meydana getirilir konusuna kafa yorecektır...
Kabristanlarda dün giden ecdadına dualar edecek...
Anıtkabir’de "Ülkenin bölünmez bütünlüğünü muhafaza ve müdafaa için yemin edecektir...

MİLLİ RUH OLMADAN EĞİTİMDE MİLLİLİK OLMAZ...
MİLLİ RUH OLMADAN... ADI MİLLİ OLAN KURUMUN NE OLDUĞU NE YAPTIĞI, NE İŞE YARADIĞI ANLATILAMAZ, ANLAŞILAMAZ...
Fakat; bakıyoruz gezi proramlarına; "Noel Baba Gezisi.", "Aspendos Sanat Günleri.", "Akdamar Kilisesi Mimarisi.", "Patrikhane Papazını Ziyaret.", "Agora’da Sabah Kahvaltısı."...
Emir Sultan Hazretleri nerde?
Hacı Bayramı Veli ne yapmış?
Hacı Bektaş Osmanlı’ya ne gibi hizmetlerde bulunmuş?
Mevlana’yı anlamış mıyız?
BUNLAR YOK... VARSA YOKSA ... EFENDİM ÖYLE YAPMAZSAK BİZİ "CAHİL." İLAN EDERLER... ANLAYIŞI İLE "CAHİL TOPLUM". OLMUŞUZ...
DÜNÜMÜZ NE, DİNİMİZ NE, YÖNÜNÜZ NEREYE?
Bunları bilebilseydik;
ÇETELER, HIRSIZLIKLAR, KALPAZANLIKLAR, ÇALMA ÇIRPMALAR OLUR MUYDU?
""BANA VE DEĞERLERİME YAPILDIĞINDA HUZURSUZ OLACAĞIM DAVRANIŞI, EYLEMİ VE SÖYLEMİ ASLA BAŞKASINA YAPMAYA HAKKIM OLAMAZ..." ANLAYIŞI İLE... BU CÜMLEDE BAHSEDİLEN "DEĞERLERİN AHLAKİ DEĞERLER, TARİHİ DEĞERLER, MİLLİ VE MANEVİ DEĞERLER, AİLE KAVRAMI." OLDUĞUNUN BİLİNCİNDE OLUP; BUNLAR NE DEMEKTİR? NİYE KIYMETLİDİR?
SORULARINA CEVAP ARAMAK VE BU CEVABI BULMAK ÇOK MU ZOR?

BUYRUNUZ SAYIN YETKİLİLER....

BÖYLE BİR ÇALIŞMA İÇİNDE "HİZMETKARLIK." ETMEK "ONUR." OLUR ANLAYIŞINDA OLDUĞUMUZ GERÇEĞİNİ KAMUOYUNA AZR EDERİM..
"MİLLİ OLMADAN EĞİTİMLİ OLUNAMIYOR... MİLLİ OLUNMADAN ASALET ANLAŞILAMIYOR... BUYRUNUZ MİLLİ OLALIM...
İTHAL DEĞİL YERLİ....
ECNEBİ DEĞİL MİLLİ....

BU VESİLE İLE SAYIN NİMET ÇUBUKÇU’YA YENİ GÖREVİNDE BAŞARILAR DİLİYORUM...

SAYGILARIMLA

ALLAH YÜREKLERİNİZİ NUR EYLESİN...