10 Mayıs 2009 Pazar

İHANETE "TERÖR" DENMEZ

KAYNAKTAN DERYAYA
LEBİDERYA
İHANETE "TERÖR" DENMEZ

Evine, bağına, bostanına zarar vermek için; başkalarından destek alana "Hain.", haninin yaptığı icraata da "İhanet." denir.

Sizi öz evladı bilen; karnınızı doyuran, harçlığınız veren, yarınlara yetiştirmek için okutan; kendi yemeyip yediren, giymeyip giydiren; size iş bulan, iş veren, aş veren, iş kuran, vergi mükellefi yapan, sosyal güvenlik imkânlarından faydalandıran, hasta olduğunuzda tedavinizi yaptıran, ilaçlarınızı temin eden, hata yaptığınızda size şefkatle yaklaşan ve hatadan dönmeniz için uğraş veren, bilim ve ilim seviyenizin yükselmesi için gayret eden bir ana-babaya evladı olarak zarar vermek için çaba sarfederseniz, enerjinizi kendi evinize, yuvasınıza zarar vermek için harcıyor iseniz; buna "İhanet.", bunu yapana da "Hain." denir.

Kendi evine zarar vermek için; kenardan köşeden başka etkenlerden her türlü desten bulan kişi "Asi’dir."...

Ülkemizde dil meselesi de yoktur. Kimlik meselesi de yoktur. Mazi meselesi de yoktur.

Bir dilimiz var. Bu dilimizin kuralları da "Türk Dil Kurumu." tarafından konulmuştur. Kurumlar kendi alanlarında faaliyet yaptıklarında "Ana tema." kalıcılığına dikkat ederler.
Kurallar ile oynamazlar. Hele ki; söz konusu "Dil." kuralları ise; bunun üzerinde oynamak demek nesilleri bir birinden koparmak demektir. Yani "Öze ihanettir."... Hal böyle olunca; kurallar belli, uygulama bellidir...
Yazı dili belli.
Dilbilgisine bakalım.
Dilbilgisi kuralları konuşma dilinde pek dikkate alınmaz. Bunun için de kimse kimseye "Niye bunu böyle yapıyorsun?" demez.
Lehçeler ve ağızlar konusunda da durum aynıdır.
Lehçelere, şivelere, ağızlara da müdahale söz konusu değildir.

O halde; dil meselesi yok...
İnsan ayrımı konusuna gelince; Ülkemizde her vatandaş okula gider, askerlik yapar, alış veriş yapar, vergi mükellefi olur, hastanelerden faydalanır, suç işleyene tutukevleri kurulmuştur. Sosyal güvenlik kurumlarından faydalanır. İş kurabilir, iş gören olabilir. İşletmeci olabilir. İş kuran olabilir.

İş ve işleyiş açısından da bir mesele yoktur.
Dileyen dilediği şehrimizde yaşama hakkına sahiptir.
Seyahat konusunda da mesele yoktur.

Memur, belediye başkanı, kamu personeli, milletvekili, başbakan olur... Buna da engel olan yok. O halde bu konularda da; mesele yok.

O zaman ne var...
Demokrasi diyecekler için de; sözümüz var;
Bizim ülkemizdeki demokrasinin sırnırsızlığı kadar dünyada başka ülke var mı?
Her şeye rağmen dileyen diledği ata binip; ister Üsküdar’a, İster Kumburgaz’a at koşturuyor. Televeziyonlarda "Daha fazla açılım salatası." yapılıyor. Kimsenin kimseye müdahalesi de söz konusu değil.

Demokrasi pilavı, özgürlük cacığı adı ile ihanet sofraları kuruluyor. Birileri buraların mutfağında devamlı servis yapıyor. Müdahale söz konusu değil.

Derdiniz ne?

Öyle ya; derdiniz ne?
Hangi dili konuşuyorsun?" diyen var mı?
"Neden bunu giydin.?" diyen var mı?
"Niye bu okulda okuyorsun?" diyen var mı?
O halde; derdiniz ne?

Birileri nutuk atıyor...
Danimarka’da malum tv kapanacak...
"Oradaki bin kere kapansa kaç yazar. Hakkari’de mikrofonda, Meclis kürsüsünde de "Devletten maaşını alıp." Danimarka’daki malum tv de." konuşulanlardan bin adım ötesini konuşmuyorlar mı?

Kindoruk diye birisi de; "Efendim zamanında dil konusunda, açılımlar konusunda açılım yapılmış olsaydı, bunlar bu noktaya gelmezdi." diye başka salata yapıyor.
Kindoruk "Maval." okuyor...
Yol, işyeri, işsizlik deniyor...
Sinop’da; yolu olmayan köy var. Trabzonda işsizlik tavan yapmış, İzmir’de yol parası bulamadığı için aylardır, şehre inemeyen köylüler var.
Artvin’de kamyoncular işsizlikten, aşsızlıktan kırılıyor.
Çerkezköy’deki damperli araç sahibi; arabasının vergisini ödeyemiyor.
Trakya’da çitfçinin bütün tarlaları ipotek altına alınmış...
Zonduldak’ta ticaret dibe vurmuş.
Ticaret tavan yapması gereken Fethiye’de; bir yıl içinde 117 işletme kapanmış...

Buralarda isyan etme yok, ihmal edildik nutukları atılmıyor...
Nerede atılıyor; bu ihanet nutku; belli yerlerde; nutku atan kim; devletten maaş alan... Ya belediye başkanı ya milletvekili.. Yani aslında sofrasında ekmek bulamayan bu nutku atmıyor. İşsizim diyor, aşsızım diyor; ama asıl aç olan kişi ihanet etmiyor.

Karnı tok, sırtı pek olan ihanet ediyor.

Şimdi de ben başka etnik kimlikteyim diyecekler...
O halde;
Niye Mısır’da, Cezayir’de, Arabistan’da, Amerika’da, Japonya’da, İngiltere’de, İspanya’da, İtalya’da, Hollanda’da yaşamadın da, doğmadın da ben nerdeyim sen ordasın. Aynı soydan değiliz de; Sibirya’dan çıkmışım yola, arda arda, yan yana gelmişiz.

Ben ayrı millettenim diye salata doğrama;
Sen bal gibi de Türk milleti adlı çınardaki dalsın. Kökün 12000 yıllık çınardandır.

Seni şişirip de babanın evinde babana hainlik etmeye zorlayanlar dedenin tarihteki düşmanlarıdır.

Her aklına esen devlet kurmaya kalkışırsa;
"Kayılar, Oguzlar, Gagauzlar; Çerkezler, Ahbazlar, Asilkanlar, Çapanoğulları, Avşarlar, Yörükler, Tahtacılar, Romanlar, Kosovalılar, Makedonlar, Tararlar, Kırgızlar, Ahıskalılar, Başkurtlar, Kurtlar...."
Ayrı ayrı devlet mi olsunlar?

Biz bir çınarı dallarıyız. Bir bedenin kollarıyız...
Kimse "Gönül sofrasına." ihanet damlatmasın...
"Haine." terörist; "İhanete." terör demekten de vazgeçelim.
Her şey yerli yerine konulmadığı sürece; her kafadan bir ses çıkacaktır.

BİZİM VATANIMIZDAKİ HAİNLER; İHANETE AYIRDIKLARI ZAMANIN YÜZDE BEŞİNİ, VATANIN BÖLÜNMEZ BÜTÜNLÜĞÜ ÜZERİNDE VERİMLİ OLMAYA AYIRMIŞ OLSALARDI... TÜRKİYE SÜPER DEVLET OLURDU...



Allah yüreklerinizi bir ve nur eylesin...