30 Kasım 2008 Pazar

HAYAL RESİMLERİN SENLE DESENLİ

HAYAL RESİMLERİM SENLE DESENLİ

Akşamüstü mehtap eser bağrıma
Sessizce ağlarım; gönül ağrıma
Duyup bakar mısın, candan çağrıma?

Kollarım bomboştur, yüreğim demli
Hayal resimlerim, senle desenli...

Geceler ilmiktir çözemiyorum
Kasveti, kâbusu ezemiyorum
Neşeyi, huzura dizemiyorum.

Tenim benek benek; aşkınla benli
Hayal resimlerim senle desenli...

Katrancı’da dalga çığlığım olur
Cezir sana koşar, med beni bulur
Yanıma gelirsen çilem kaybolur.

Düşlerimin tadı, nazlı busenli
Hayal resimlerim senle desenli...

Şafak çiçeğimsin, nefesin güldür
Sedanı özledim, sesin bülbüldür
Ya sar bedenimi, yahutta öldür.

Ruhumun üzeri sevginle yenli
Hayal resimlerim senle desenli...

Karamuğar suyu şehiri süsler
Eşen çayı; dağı, ovayı besler
Şaheser hevesler, efsane hisler.

İki cihanımın hepsi de senli
Hayal resimlerim senle desenli...


KADİR DURAK
(LEBİDERYA)

FETHİYE ŞEHİT AİLELERİ VE GAZİLER DERNEĞİ
BASIN DANIŞMANI

28 Kasım 2008 Cuma

FETHİYE SAHİLİ

FETHİYE SAHİLİ

Dün gece saat üçte, yine sahile indim
Çiğ yağdı üzerime; hayal resmine sindim
Gönül köşküm ıslandı; yağmurda yaşta dindim.

Kelamın alev alev, sözlerin; har çiçeğim
Ömrümün karanfili, nerdesin nar çiçeğim?

Gözümden damlayanı; mendilin ile sildim
Dalgalara bakarak sana doğru eğildim
Uzaklarda olsanda seni yanımda bildim.

Arada selam yolla, halimi sor çiçeğim
Ömrümün karanfili, nerdesin nar çiçeğim?

Gözlerinin rengini ciğerimden özledim
Aşkın kor ateşinde, yüreğimi közledim
Rüyamın ortasında; beni sana sözledim.

Tuzla mahallesinde yanımda dur çiçeğim
Ömrümün karanfili, nerdesin nar çiçeğim?

Yeni Cami minberden dualar yolluyorum
Sana yetişmek için eceli solluyorum
Geleceğin yolları; allıyor, pulluyorum.

Hasretten kurtar teni, bağrımı sar çiçeğim
Ömrümün karanfili, nerdesin nar çiçeğim?

Sabahi makamında sesini seziyorum
Hicranın yokuşunda, nefsimi eziyorum
Fethiye sahilinde, sevginle geziyorum.

Şafağımsın, ufkumsun; nuraynım, nur çiçeğim
Ömrümün karanfili, nerdesin nar çiçeğim?

KADİR DURAK
(LEBİDERYA)

GÜZELLER GÜZELİ FETHİYEDEYİM

GÜZELLER GÜZELİ FETHİYEDEYİM

Şafağa diz vurdum, seherindeyim
Diyar-ı yad elde, yaban ildeyim
Güzeller güzeli; Fethiye’deyim.

Yüreğim; gönlüme seni dokuyor
Gözümden yaş değil, sevdan akıyor...

Yoluna türküler söylüyor dilim
Sevdadır kitabım, sevgidir ilim
Zerafet, letafet sendeki bilim.

Alevin sinemde, hasret yakıyor
Gözümden yaş değil, sevdan akıyor...

Aklımda, fikrimde; senin her sözün
Ben sana kayıtlı, bendedir özün
Sardı can evimi; ateşin, közün.

Nefesin yazıyor, sesin okuyor
Gözümden yaş değil, sevdan akıyor...

Kederin huzurdur, çilen mengene
Gel de ayar getir; bozuk dengeme
Dünya sensiz riya, hayat hemgame.

Ayrılık boynuma kement takıyor
Gözümden yaş değil, sevdan akıyor...

Ne ettim ben sana, cefa edersin?
Aşka diyet diye, beni ödersin
Vuslatımın hazzı, nere gidersin?

Göğüs kafesimde, gülün kokuyor
Gözümden yaş değil, sevdan akıyor...

KADİR DURAK

(LEBİDERYA)

26 Kasım 2008 Çarşamba

AYAĞA KALKIN ALLAH RIZASI İÇİN

AYAĞA KALKIN ALLAH RIZASI İÇİN

Çanakkale şehitleri
Kalkın, ayağa kalkın
Vatan elden gitmeden
Kılıç, kalkan kuşanın...

Şahlanalım yeniden
Şahlanalım yiğitler
Bizleri dinlemiyor
Kabirinin üstünde
Domuz otlatan itler...

Ne hallere düştük biz
Gelin de bizi bulun
Nurlu makamınızda;
Tepinenleri vurun...
Sevdaları unuttuk,
Yüreğimiz boşaldı
Siz gelinde doldurun...
Yeniden vatan için
Vatana kurban olun
Kalkın da bayrak olun...

Yemen'deki ŞEHİTLER
Trablus'taki Alp'ler
Balkanlarda Erenler
Unutulup gittiler...
ALLAH DİYEREK KALKIN
VATAN DİYEREK KALKIN
BAYRAK DİYEREK KALKIN...
TOPRAK İÇİN
AYAĞA KALKIP
DEVLET-İ EBED MÜDDET İÇİN
ŞAHADET ŞERBETİNİ
PİRİNİZ HAZRETİ HAMZA'NIN
MÜBAREK ELLERİNDEN
YENİDEN YENİDEN YENİDEN İÇİN
AYAĞA KALKIN
ALLAH RIZASI İÇİN....

KADİR DURAK

(LEBİDERYA)

KURBAN HAKKINDA KURBAN SABIR TESLİMİYET

KAYNAKTAN DERYAYA

LEBİDERYA


KURBAN HAKKINDA,, KURBAN, SABIR TESLİMİYET ....


Allah’a hamdü senalar olsun ki, bir Kurban Bayramına daha eriştik. Kurban pek çok kaza, bela ve hastalıklardan korumaya vesile olan ve bir çeşit Allahu Tealaya şükür ifade eden ve ona yaklaştıran vacip bir ibadettir.

Sözlükte; Allâh’a yakınlaşmaya vesile olan şey anlamlarına gelen kurbân, dinî bir terim olarak, ibâdet maksadıyla, belirli şartları taşıyan hayvanı usulüne uygun olarak kesmeyi ve bu amaçla kesilen hayvanı ifade eder.

Böylece "Kurban", insanı Rabbine yaklaştıran bir ibadet olarak nitelenmiştir. Kurban Bayramında kesilen kurbana "udhiye", hacda kesilen kurbana ise "hedy" denir.

Kurban uygulaması, Hz. Adem’den bu yana hemen bütün dinlerde mevcut olmakla birlikte şekil ve amaç yönüyle aralarında farklılıklar bulunur. Kur’an’da Maide suresi 27. ayette Hz. Adem’in iki oğlunun Allah’a kurban takdim ettikleri geçmektedir.




Hac Suresi 34. ayette ise ilahî dinlerin hepsinde kurban hükmünün konulduğuna işaret vardır. Ancak Hıristiyanlıkta kurban anlayışı bozulmuştur. İnsanların günahları karşısında İsa’nın kendisini feda ettiği ve çarmıha gerildiği; böylece bu kurbanla, hristiyanların doğuştan gelen günahlarına kefaret olduğu şeklinde bir bozuk inanışa dönüşmüştür.

Allah’a yaklaşmak için sevdiğimiz şeylerden infak etme anlamında kullanılan Kurban’ın tarihi seyrine baktığımızda, ilk insan Hz. Adem’den bu yana mevcut olduğunu görürüz. Şöyle hafızalarımızı biraz tazelersek, Hz. Adem’in iki oğlu Habil ve Kabil, Allah’a kurban ile imtihan olmuşlar, birisinin sunduğu kabul edilirken diğrenin sunduğu kurban reddedilmişti.

Kesin olmamakla birlikte bazı görüşlere göre Habil’in kurbanı en sevdiği kuzusu iken Kabil’in kurbanı ise günü geçmiş sebzeler olmuştu. İnsanoğlu hiçbir mal ve mülkün gerçek sahibi olmadığı halde, geçici bir süre de olsa eline geçen nimetleri infak hususunda hemen cimrileşiveriyor. İşte kurban, fedakarlığı simgeliyor. Cimrilikten arınmayı simgeliyor. Allah’a her konuda itaatı simgeliyor. Yeri geldiğinde bir hayvanı yeri geldiğinde kendi dini için vatanı için canınını verebileceğini simgeliyor.

Maalesef bazen işin gerçek hikmetini bilmeyen bazı kimselen Kurban ibadetini barbarca bulduklarını dile getirirler. Kurban ibadeti, bir kan dökmedir. Ama nice canlar kurtaracak bir kan dökmedir. Çünkü bugün insanoğlunun doğasında kan dökme duygusu olduğu kabullenilmiş bir gerçektir. İspanya’da yapılan boğa güreşleri, birbirini tanımayan iki kişinin birbirini öldürürcesine yaptıkları boks maçları, kickboxlar insanoğlunun doğasını doğrudan yansıtır. Hatta yarış arabaları seyreden seyirciler bile acaba kaza olacak mı diye bir gizli bir beklenti ile yarışı seyrederler.

Biz de bir atasözü vardır, çivi çiviyi söker diye. İşte kurban da insanın deşarj olmasını sağlıyor ve kalbi yumuşuyor. Masum bir hayvanın kanının akıtıldığını gören kimsenin yüreği yumuşayıveriyor. Yumuşayan kalpler nasıl canlara kıyabilir. Tıpkı kısasta hayat olduğu gibi kurban da insanın kötü enerjisi nötürülize eden bir ibadettir. Bir hadisi şerifte Rasulullah (SAS) şöyle buyuruyor: "Zulümden kaçınınız. Çünkü zulüm Kıyamet gününde, zalime zifiri karanlık olacaktır. Cimrilikten de sakınınız. Çünkü cimrilik sizden önceki ümmetleri helak etmiş, onları birbirlerinin haksız yere kanlarını dökmeye, haramlarını helal saymaya sevk etmiştir." (Müslim, Birr 56)

Bir başka yönü ile de vermeyi alıştırıyor bize. Yine insanın fıtratı "Rabbena hep bana’dır. Vermek başkaları ile paylaşmak zor iştir. İşte Kurban, ibadet adı altında bu güzel huyuda alıştırıyor Allah Teala. Ama maalesef bazen, Allah’ın bize sunduğu sayısız nimetlere karşı bunlardan denizde bir damla denmeyecek kadar bir nimeti çıkartamama acizliğini gösterebiliyoruz. Allah Teâla bu özelliğimizi şöyle ifade ediyor: "De ki: "Siz Rabbimin rahmet hazinelerine sahip olsaydınız, o zaman bile, harcamakla tükenir endişesi ile elinizi sıkı tutardınız, insanoğlu zaten cimridir." (İsra 100) Oysa her şey zaten onun bize emaneti değil mi, Yunus bunu şöyle dizelerle dile getiriyor:

"Mal sahibi mülk sahibi, Hani bunun ilk sahibi, Mal da yalan mülk de yalan, Al biraz da sen oyalan"

Oysa biz Kalu belada Allah’a yalnızca ve yalnızca ona itaat edeceğimize söz vermiştik.(?) Madem ki dağların ve taşların yüklenemeyeceği sorumluluk mükellefiyetini üstlenerek, meleklerden bile üstün olacağımıza söz verdik o halde bu görevimizi, gönül huzuru içinde yapmalıyız. İşte, sözünde durup, nefsini yenen, cimriliğini kıran ve Allah’ın kendisine verdiği nimetleri, başkaları ile paylaşabilene ne mutlu.

Allah’ın aşkıyla dolduk Bu yolda Yunusca sevdik
Rasulüne ümmet olduk Kardeş olmayı öğrendik
Canlara cananı bulduk Şükür hen gafleti yendik
Mü’miniz kalu beladan Mü’miniz kalu beladan

Ehli sünnet vel cemaat Kabedir kıblegahımız
Yüce Mevla’ya itaat Yüce Kur’an kitabımız
İşimiz ibadet taat Kalpleredir hitabımız
Mü#miniz kalu beladan Mü’miniz kalu beladan

Allah’a yaklaştıran ibadetlerden en önemlisi infaktır. Her nimetin bir şükür yolu vardır. Paranın şükrü zekatıdır. Canın şükrü edası yeri geldiğinde cihat edebilmedir. Bizim istifademize sunulan canlıların şükrü de kurbandır. Şükürler olsun ki, Allah Teala, bizden yapamıyacağımız fedakarlıklar beklemiyor. Düşünün ki evlatların şükrü içlerinden birinin kurbanı olsaydı, hangimiz yapabilirdik….

Bu imtihanı hiç birimiz başaramazdık. Ancak, Hz. İbrahim bundan müstesna. Allah Tealâ, Hz. İbrâhim’e lutfu ile peygamberlik vermiş, onu ateşin yakmasından korumuş, imkansız olmasına rağmen duasını kırmayarak yaşlılığında ona İsmail’i vermiş, hatta kısır hanımından da yine peygamber olacak bir oğul daha yani İshak’ı da vermiştir. Yüce Allah ona vermiş olduğu bu ihsanların karşısında onu evlat sevgisi ve Allah sevgisi arasında seçim yapma gibi bir imtihana da tabi tutmuştur. İlk imtihanı ayrılıktır.

Yıllarca evlat özlemi çeken Hz. İbrahim, nihayet bir oğula kavuşmuş ama akabinde Allah Teâla onun bu çocuk sevgisini kırmak için ilahi bir emirle, daha iki yaşndaki oğlu ile eşi Hacer’i kilonurda metrelerce uzağa ta Mekke’ye bırakmak zorunda kalmıştır. O bu imtihanı başarmıştır. Allah’ın emrini her şeyden yüce bilip insan değil, bir bitki hatta su bile bulunmayan bugünkü Kabe’nin yakınına tam bir teslimiyet içerisinde ailesini bırakıp dönmüştür.

Hz. İbrahim’in İmtihanı ayrılık ile de bitmemiştir. Çünkü peygamberler en ağır imtihanla imtihan olurlar. Can paresi , gözünün nuru oğulcuğu İsmail biraz büyüyüp, serpilip çocuk yaşa geldiğinde Allah yeni bir imtihana tabi tutuyor. Ona verilen nimetlerden en sevdiği nimeti yani oğlunu Allah için kurban et emrini veriyor. Hz. İbrahim, bütün varlığını kurban etmeye hazır ama rüyaları ona en sevdiği şeyin İsmail olduğunu söylüyor…. İsmail.. İsmail’i kurban etmek… Allah teala, Hz. İbrahim’in kayıtsız şartsız, Allah’a olan bağlılığını imtihan etmiştir. Allah’ın ona bahşettiği yavrusunu, tekrar Allah’a verebilecek mi?..

Gerçekten ne ağır bir imtihan!.. Ama Hz. İbrahim, bağrı yansa da, yüreği pare pare olsa da, o dikenden esirgediği yavrusunu kendi elleriyle kurban etmek için Mina’ya götürmeye kararlıdır… Bıçağını bilevliyor, öyle keskin olmalı ki, oğulcuğu daha fazla acı çekmemeli, eğer bir seferde kesemezse, belki kendi de bu işi başaramayacağından endişeli, işte bıçağı öyle bilevliyordu, kafasında üstesinden gelemeyeceği binbir düşünce ile… Ve nihayet bugün yani bizim için bayram olan bugün olduğunda Allah’a olan itaatini ispat için, oğlunu alıyor ve Mina#ya götürüyor. Kendi dalgın önde, oğulcuğu arka sıra geliyor. Şeytan bu boş durur mu tam fırsatı ailenin bütün fertlerini kandırmaya çalışıyor ama başaramıyor, nihayet İsmail’e ilişiyor ve ona babasının kendisini kesmeye götürdüğünü söylüyor.

İsmail, bir şeylerden şüphelense de şeytana fırsat vermiyor hatta şeytana attğı taşlarla onu tek gözünden ediyor da artık adı "kör şeytan" oluyor. İsmail durumu babasına sorduğunda babası ona gördüğü rüyayı ve emri ilahiyi söylüyor. İsmail, daha çocuk yaşta, ama o da bir peygamber olacak tinette. İsmail, ne kaçıyor, ne de baba bana nasıl kıyarsın diyor.. "Baba daha hayatımın baharındayım demiyor!" Babasına söylediği şeye bakın, Babacığım, emrolunduğun şeyi yap, yani sakın elin titremesin güçlü ol. Ve beni inşallah sabredenlerden bulacaksın. Yani ben de metin olacağım, senin işini zora sokmayacağım" diyordu…

Ne büyük bir imtihan. Kesilecek mekana geliyorlar, İsmail boylu boyunca yüzü koyun uzanıyor boynunu taşın üzerine koyuyor. İbrahim Peygamber, "Ulu’l- Azm" peygamber olmak elbette kolay değil. İşte İbrahim (AS) da, bıçağı kaldırıyor ve gözünü kapatıp sürüyor bıçağı bakmaya doyamadığı oğulcuğunun boynuna. Ne oluyor bıçağa ki kesmiyor. İbrahim (AS) bakamıyor, kesmek zorunda… sürtüyor var gücüyle bir iki üç …ama bıçak kesmiyor. Gözünü kaldırıyor göklere, Rabbine yalvarırcasına bu imtihan daha ne kadar sürecek diye yardım istiyor.

Oysa Allah Teala’nın ondan istediği bir ceset değildir, yalnızca itaat edip edemiyeceğidir, evet ikisi de imtihanlarını başarmışlardır. Allah Teâla şöyle buyuruyor: "Onların (kurbanların ) ne etleri ne de kanları Allah’a ulaşır. Fakat O’na sadece sizin takvanız ulaşır." Allah İsmail’i ona yeniden hibe ediyor, Çünkü İbrahim, babalığı değil, peygamberliği seçmiştir; babalık şefkatini değil nebilik ciddiyetini seçmiştir, oğlunu değil Rabbini seçmiştir. Bu hâdise Saffat suresinin 100-111. ayetlerinde şöyle ifade edilmektedir:

100 "Ey Rabbim! Bana salihlerden olacak bir çocuk bağışla."
101 Biz de ona uysal bir oğul müjdeledik.
102 Çocuk kendisiyle birlikte koşup yürüyecek yaşa gelince İbrahim ona, "Yavrum, ben rüyamda seni boğazladığımı gördüm. Düşün bakalım, ne dersin?" dedi. O da, "Babacığım, emrolunduğun şeyi yap. İnşaallah beni sabredenlerden bulacaksın" dedi.
103,104 Nihayet her ikisi de (Allah’ın emrine) boyun eğip, İbrahim de onu (boğazlamak için) yüz üstü yere yatırınca ona, şöyle seslendik: "Ey İbrahim!"
105 "Gördüğün rüyanın hükmünü yerine getirdin. Şüphesiz biz iyilik yapanları böyle mükafatlandırırız."

25 Kasım 2008 Salı

GECEYE SON VEREN NUR KADINLARIMIZ

GECEYE SON VEREN NUR
KADINLARIMIZ

Bu vatana evlat veren siz’siniz
Kederi, çileyi deren siz’siniz
Bey ile hedefe varan siz’siniz.

Gönlümüzde sultan, kalpte yar’sınız
Gecenin sonunda doğan nur’sunuz.

Siz yetiştirdiniz silahlar aldı
Gidenlerden size resimler kaldı
Yüreğiniz yine hicranla doldu.

Erişilmez kal`a, aşılmaz sur’sunuz
Gecenin sonunda doğan nur’sunuz.

Asiliz diyorsak; bu paye sizin
Hedef yükselmekse; bu gaye sizin
Şerefimizsiniz; bu ihya sizin.

Ahlaksınız, haya’sınız, ar’sınız
Gecenin sonunda doğan nur’sunuz.

Karanlığa ışık veren; yön’sünüz
Yüreklerimizde atan kan’sınız
Nefes olan, nefes veren; can’sınız.

Tükenmez sevdayla; yakan har’sınız
Gecenin sonunda doğan nur’sunuz.

Hazanlara son veren yaz sizlersiniz
Sineleri kavuran köz sizlersiniz
Suret değilsiniz, öz sizlersiniz.

Allah’tan emanet, yüce var’sınız
Gecenin sonunda doğan nur’sunuz.

.

KADİR DURAK

lebiderya

25 KASIM 2008 SALI GÜNÜ FETHİYE KÜLTÜR MERKEZİNDE
KIBRIS GAZİSİ VELİ ARICAN'IN KIZI NURAY ARICAN TARAFINDAN OKUNMUŞTUR...

KADINLARIMIZ EN YÜCE DEĞERLERİMİZ

EN YÜCE DEĞERLERİMİZ :
KADINLARIMIZ

Hanımlar baş tacımızdır.
Onlar gönül ilacımızdır.
Onlara; iki Cihanda huzur, mutluluk, afiyet diliyorum.


""CENNET ANALARIN AYAKLARI ALTINDADIR"" HADİSİ ŞERİF
Devleti devlet yapan; vatandır.
Milleti millet; yapan bayraktır.
Bayrağı bayrak yapan; topraktır.
Bizi biz yapan ise; hanımlara verdiğimiz değerdir.
Kadını baş tacı yapan en önemli husus ise; vatana evlat vermesidir.

Hazreti Fahri Kâinat Efendimiz'i (SAV) dünyaya getiren de bir kadındır.

Türk Milleti'nin büyük olmasında en fazla emek Türk Kadınınındır.
Onlar evlatlarını Yüce Değerleri öğreterek büyütmemiş olsalardı; bu millet nasıl BÜYÜK TÜRK MİLLETİ olacaktı?

OĞUZ KAĞAN, BİLGE KAĞAN, ATİLLA, SELÇUK BEY, BUĞRA HAN, DEDE KORKUT, DELİ DUMRUL, KÜRŞAT, KAŞGARLI MAHMUT, HAZRETİ ÖMER, HAZRETİ EBUBEKİR, HAZRETİ OSMAN, HAZRETİ ALİ, HAZRETİ MUAVİYE, HAZRETİ HÜSEYİN, HAZRETİ HASAN, VEYSEL KARANİ, ALPARSLAN, KILIÇARSLAN, SELAHATTİNİ EYYÜBİ, EYÜP SULTAN, ŞEYH EDEBALİ, OSMAN BEY, ERTUĞRUL GAZİ, FATİH, KANUNİ, YAVUZ, YUNUS EMRE, TAPTUK EMRE, ABDULKADİRİ GEYLANİ, MEVLANA, HACI BEKTAŞ, HACI BAYRAM, OSMAN PAŞA, ABDULHAMİT, VAHİDDETTİN, ŞEYH ŞAMİL, ATATÜRK, OSMAN BATUR, İSA YUSUF ALPTEKİN, MEHMET AKİF ERSOY, OSMAN YÜKSEL SERDENGEÇTİ, NİYAZİ YILDIRIM GENÇOSMANOĞLU, KEMAL FEDAİ ÇOŞKUNER, AHMET KABAKLI, NECİP FAZIL KISAKÜREK ……… VE SAYISINI, İSİMLERİNİ BURADAN YAZMAMIZA İMKÂN VE İHTİMAL OLMAYAN MİLYONLARCA DEĞERLERİMİZ; BİR KADIN TARAFINDAN DÜNYAYA GETİRİLMİŞ; BİR KADIN TARAFINDAN YETİŞTİRİLMİŞTİR.

ECDADIMIZIN; KILICIYLA VE İLİMİYLE DEVLETE MİLLETE BAYRAĞA KURAN'A, VATANA, TOPRAĞA HİZMET ETMESİNİN ARDINDA ANALARIN BÜYÜK EMEKLERİ VARDIR.

O HALDE; KADINLARIMIZ BAŞ TACIDIR. YÜREKLERDE SİLİNMEZ DEĞERLERİ VARDIR. GÖNÜL SARAYLARININ SULTANLARI ONLARDIR.

Kadınlarımız ne bir obje, ne bir eşya, ne de ışıltılı gece âlemlerinde sarhoş sofralarının mezeleri değillerdir.

Hiçbir kadın kendi isteği ile, bile bile hiçbir yanlış yola tevessül etmez.
Kadınlarımız şu gün acaba gerçek değerlerinde anılıyor mu?
Toplumun hızla çözülmeye doğru gittiği şu günlerde; hangimiz aklımıza, kadınlarımıza gerçek değeri veriyor muyuz? Sorusunu getirip, bu soruya cevap arayabildik.

Her ailede mutlaka ve mutlaka bir hanım vardır.
Ailesinin dışında herhangi bir hanım hakkında; yanlış düşünceler ve davranışlar içinde olanlar, size sesleniyorum…
""Kendi ailenizden bir kadın hakkında yanlış davranış yapıldığını, çirkin söz sarf edildiğini, kötü yola düşürmek ve nefsi arzularına alet etmek için; süslü püslü laflarla yaklaşıldığını görmüş ya da duymuş olsan, o yanlış düşünce ve davranış içinde olanlara karşı tavrın ne olurdu?"
Her iki kelimesinin birinde küfür edenler, argo söz ve davranış içinde olanlar; size sesleniyorum:
"" Küfrün muhatabı bir kadındır. Bir kadın deyip geçemezsiniz. Unutmayınız ki; sizin de evlerinizde kadınlarınız vardır. Birisi sizin yakınınız olan bir kadına küfür etse, argo davranış yapsa ona karşı tavrınız ne olurdu?""
Beyaz kadın tacirleri size sesleniyorum:
"Kadınlardan kurulu et pazarı kurarak; onların etinden para kazanırken, birileri sizin evinizde bulunan kadınlarınızın etinden para kazansalardı; onlara karşı tavrınız ne olurdu?"
Beyaz zehir tüccarları size sesleniyorum:
"Siz genç nesli zehirlemek için her türlü tezgâhınızı kurup okulları adeta beyaz zehrin pazar yerine çevirirken; hiç hesap yaptınız mı? Acaba; senin evinde bulunan kızınızı; eroin, esrar, kokain, morfin, extasy vb. her türlü uyuşturucuya alıştırsalardı onlara karşı tavrınız ne olurdu?"

Hanımlarımız başımızın tacıdır. Onları baş etmeye mahkumuz, mecburuz.


Onlar; evlatlarını vatana kurban verdiler.
Onlar; bu milleti BÜYÜK TÜRK MİLLETİ yapan değerdirler.
Onlar; şanlı bayrağımızı örtüleri kabul ettiler.
Onlar; yaptıkları hizmetlerle yürekleri fethettiler.
Onlar; gül bahçelerinin solmayan gülleridir.
Onlar; yürekleri kan ağlasa da; gözleriyle hep güldüler.
Onlar; erkeğine omuz vermek için her zorluğa göğüs gerdiler.
Onlar; teknik personel olup; makine ürettiler.
Onlar; esnaf olup, ekmek verdiler.
Onlar; yönetici olup, bizi yönettiler.
Onlar; işçi olup, hep ürettiler.
Onlar; sizlersiniz.
Onlar; öğretmen oldu öğrettiler.
Onlar; doktor oldu tedavi ettiler.
Onlar; ŞEREFLERİYLE, yüreklerimizi fethettiler.
Onlar; sabrı temsil ettiler.
Onlar; sizlersiniz.
Onlar; gözümüzde yaş oldular.
Onlar; omzumuzda baş oldular.
Onlar; çileyle kardaş oldular.
Onlar; zor ile yoldaş oldular.
Onlar; gönüllerde, gönüldaş oldular.
Onlar; sizlersiniz…
Onlar; yazar olup, dert yazdılar.
Onlar; şair olup, gönüllere sızdılar.
Onlar; akıl olup, oyunları bozdular.
Onlar; sır ile sırdaş oldular.
Onlar; tarlada, harmanda, alın teri oldular.
Onlar; gönül feri oldular.
Onlar; analarımız, evlatlarımız,
Onlar; kardaşlarımız, yarlarımız oldular.
.Onlar; sizlersiniz.
Onlar; yön bulduğumuz adresimiz
Onlar; can bulduğumuz nefesimiz
Onlar; söz bulduğumuz sesimiz
Onlar; öz bulduğumuz yüreğimiz oldular.
Onlar; göğüs kafesimiz oldular.
Onlar; sizlersiniz..
ONLAR; SENEDE BİR GÜN DEĞİL, ÖMÜR BOYU DEĞER BULMAYI, DEĞER GÖRMEYİ HAK EDEN KADINLARIMIZDIR.
ONLAR; İKİ CİHANDA DA HUZURLU VE MUTLU OLSUNLAR.
ONLAR; EN YÜCE DEĞERLERİMİZ,
ONLAR; KADINLARIMIZDIR.
ONLAR; SİZLERSİNİZ
""HANIMLARINIZA EZİYET ETMEYİNİZ" HADİSİ ŞERİF…

ŞAİR DİYOR Kİ;
""SENİN DİNİN, NAMUSUN,İMANININ SÜSÜDÜR
MÜSLÜMAN TÜK KIZININ BAYRAĞI ÖRTÜSÜDÜR".


BEN DE DİYORUM Kİ;

"BU VATANA EVLAT VEREN SİZSİNİZ
KEDERİ, ÇİLEYİ DEREN SİZSİNİZ
BEY İLE HEDEFE VARAN SİZSİNİZ.

GÖNLÜMÜZDE SULTAN, KALPTE YAR`SINIZ
GECENİN SONUNDA DOĞAN NUR`SUNUZ."…

HER NEFESİNİZİN HUZURLU MUTLU OLMASI DİLEKLERİMLE
ALLAH C.C YAR VE YARDIMCINIZ OLSUN…

.......................
KADİR DURAK (LEBİDERYA)'A AİT MAKALEDEN ALINTI YAPILARAK

25,11,2008 TARİHİNDE FETHİYE KÜLTÜR MERKEZİNDE
03 TEMMUZ 2003 TARİHİNDE TÜRKMENİSTAN'DA ŞEHİT OLAN ASTSUBAY GÜRCAN AKAN'IN KIZI DAMLA AKAN TARAFINDAN OKUNMUŞTUR...

24 Kasım 2008 Pazartesi

FETHİYEDEYİM ŞİMDİ

FETHİYEDEYİM ŞİMDİ

Bu şehire gelerek, bir düzen kuracaktık
Dalgalara bakarken, el ele duracaktık
Çalış’ın kumsalında biz bizi yoracaktık.

Saklıkent kalyonuda yelini özlüyorum.
Fethiye’deyim şimdi; yolunu gözlüyorum...

İncirköy'den dürbünle yakamoz seyrederim
Yıldızlara sen diye; candan selam ederim
Kayaköy antiğine hayalinle giderim.

Hasretin kazanında, tenimi közlüyorum
Fethiye’deyim şimdi; yolunu gözlüyorum...

Ölüdeniz, Belceğiz, Ovacık, Hisarönü
Kadıköy, Çamköy, Kemer; hatırlatıyor dünü
Bana doğru akmıyor; Eşen Çayı’nın yönü.

Susuz bırakma beni; damlanı özlüyorum
Fethiye’deyim şimdi; yolunu gözlüyorum...

Kumluva kavşağı, Karadere’ye bakar
Üzümlü’den ötesi, memleketine akar
Karebel’in rüzgârı, sensizken beni yakar.

Günlüklüğe kamp kurdum; yokuşu düzlüyorum
Fethiye’deyim şimdi; yolunu gözlüyorum...

Patlangıç mahalini adım adım gezerim
Çiftlik’ten, İnlice’de; ömrünü ezberlerim
Göcek rampalarında dertlerimi ezerim.

Seherine baş eğdim; ağlıyor, sızlıyorum
Fethiye’deyim şimdi; yolunu gözlüyorum...


Kadir DURAK

(lebiderya)

22 Kasım 2008 Cumartesi

İLİM ABİDESİ FETHİYE LİSESİ (FETHİYE LİSESİ MARŞI)

İLİM ABİDESİ FETHİYE LİSESİ

24 Kasım Öğretmenler günü nedeniyle;

Fethiye Lisesi Müdürü, örnek insan; Sayın Alim YÖRÜK nezdinde

Okulun Öğretmen, öğrenci, okul çalışanları, velilerine ve bütün öğretmenlerimize saygılarımla ithaf ederim.

VATANA BAYRAĞA TOPRAĞA MEFTUN ÖĞRETMENLER
GÜN SİZE YETER Mİ...
ÖMRÜNÜZ İKİ CİHANINIZ KUTLU MUTLU BAHTİYAR OLSUN...


Bütün kapılarımız, açılıyor sevgiye
Görenler hayran olur; alâkaya, ilgiye
Okulumuza gelen, ulaşır her bilgiye.

SİNEMİZİ KABARTAN, BU ŞEHRİN NEFESİYİZ
BİZ İLİM ABİDESİ; FETHİYE LİSESİYİZ...

Ata, ana, babayız; candan saran yuvayız
Mazimizden, atiye; köprü olan davayız
Kirlilik barınmayan; berrak, temiz havayız.

AKCİĞERLERİN SÜSÜ, HAS GÖGÜS KAFESİYİZ
BİZ İLİM ABİDESİ; FETHİYE LİSESİYİZ...

Öğretmen, öğrenciyle; gülüyor bütün gözler
Öğretmenden, müdürden; duyulur nurlu sözler
Anlık ayrılıklarda, gönüller bizi özler.

ŞANIMIZ YÜKSEKLERDE, ZİRVELER ÖTESİYİZ
BİZ İLİM ABİDESİ; FETHİYE LİSESİYİZ...

Nefreti unutturup, dostluklar sağlıyoruz
Matemli, kederlinin; derdine ağlıyoruz
Doğruluk denizinde; coşuyor, çağlıyoruz.

EĞİTİMİN GÜNEŞİ, BİLGİNİN ADRESİYİZ
BİZ İLİM ABİDESİ; FETHİYE LİSESİYİZ...

Bilimin ışığında, geleceği görürüz
Hepimiz bir arada, huzuru sürdürürüz
Bayrağın gölgesinde; hem mutluyuz, hem hürüz.

MEDENİYET ANITI, UYGARLIĞIN SESİYİZ
BİZ İLİM ABİDESİ; FETHİYE LİSESİYİZ...

KADİR DURAK

(LEBİDERYA)

FETHİYE ŞEHİT AİLELERİ VE GAZİLER DERNEĞİ
BASIN DANIŞMANI

20 Kasım 2008 Perşembe

ŞEHİT BENİM ONURUM

ŞEHİT BENİM ONURUM

20 Kasım 2008 Perşembe günü Ağrı İli Sinek Yaylası mevkiinde vatan hainleri tarafından ŞEHİT edilen Ankara Yenimahalle'li Jandarma Binbaşı Süleyman CAN ve Diyarbakır İli Lice İlçesi'nin Kayacık kırsalında vatan haini alçaklar tarafından ŞEHİT edilen Kayseri'li Er İsmail UYGUN ve Bitlis'in Güroymak ilçesinden Er Fevzi GÜNGÖR'ÜN RUHUNA FATİHALAR YOLLUYORUZ...
ŞEHİTLERİMİZİN; ANALARINA, BABALARINA, EVDEŞLERİNE, EVLATLARINA,
GENEL KURMAY BAŞKANIMIZ SAYIN İLKER BAŞBUĞ NEZDİNDE YÜCE TÜRK MİLLETİNE SAYGIYLA ARZ EDERİM.

Ey kahraman ŞEHİDİM
Konuşsana yiğidim
Söyle neden ŞEHİT oldun?

Diyerek soru sordum...

Resul için, ezan için, HAK İÇİN
Bölünmez bütün olan bu TOPRAK İÇİN
Kanımla rek verdiğim
Üzerimde dalgalanan
Al, beyaz BAYRAK İÇİN...


Diye...
Haykıran bir ses duydum....


Ey kahraman ŞEHİDİM
Zamansız niye gittin?
Neden bizi terk ettin?

Diyerek soru sordum...

Ben bir yere gitmedim
Vatanı terk etmedim
Kaybolmadım, yitmedim
Beni öldü sanmayın
Yaşıyorum, ölmedim...

Diyen bir nefes duydum...

Ey kahraman ŞEHİDİM
Sen makam-ı nurdasın
Sinemizde kordasın
AH ŞEHİDİM, VAH ŞEHİDİM
Yokken şimdi yanımızda

Bir bilebilsen...
Şimdi neler oluyor buralarda?

Diyerek soru sordum...

İsterse fink atsınlar
İster şarlatanlarla yatsınlar
İsterse ömür boyu
Üç kuruşluk menfaate

Tek kuruş dahi etmeyen
Zift karası kalplerini satsınlar

İsterse nur-u kabrimizde
Utanmadan, sıkılmadan
Gelip nutuklar atıp;
Her söze riya katsınlar...
Ben onlar için değil
Vatanımın bekası için
Vatanımın uğruna
Sırtımdan, yüreğimden, alnımdan
Kurşun yedim, mermi yedim
Ben vatanım için

Vatan toprağına girdim...


Diye bir adres duydum...

Ey kahraman ŞEHİDİM
Utanıyorum, daralıyorum
Senden helallik istiyorum
Elimi geri çevirme

SENDEN ŞEFAAT DİLENİYORUM

ŞEFAAT EDER MİSİN BANA?

Diyerek soru sordum...

Sen vatanı bekledin mi?
Ecdat için rahmet diledin mi?
SEN ŞEHİT TÖRENİNE

ALNININ AKIYLA GELDİN Mİ?

ŞEHİDİNİ OMUZLARINDA YÜKSELTTİN Mİ?
Öyleyse;
ŞEFAATİM SANADIR...
Yok eğer;
Ben ŞEHİT olurken
CANIM BAYRAKTA KAN İKEN;
Tepinip durdun mu?
Kanlı kadehler kaldırıp

Ecnebiyle oturdun mu?
"BU MEMLEKETTE; VATAN İÇİN ÖLENE ŞEHİT DENMEZ."
Deyip;
ŞEHİTLERE İFTİRADA BULUNDUN MU?
BEN ŞEHİT OLURKEN
ŞENLENDİP EĞLENDİN Mİ?
NARA ATIP; NEŞELENDİN Mİ?

Böyleyse;
Hakkım sana;
Haram olsun
Haram olsun
Haram olsun....

Diyen; bir nida duyup....

Titredim
Kendime geldim
Eyvah, ayvah geçen zamana
Diyerek
Zamanı dilimledim...
Şehidime her sabah
FATİHALAR GÖNDERDİM...
AND OLSUN BUNDAN BÖYLE
ŞEHİDİM BAYRAK İDİ
O BAYRAĞA GÖNDERDİM...
- Alıntı metni gizle -

Ey kahraman ŞEHİDİM
Neden baharda soldun?
Neden... Neden unutuldun?

Diye bir soru sordum....

Şeref için, namus için, ar için
Ay yıldızım olan, nazlı yar için
Şerbet diye ecel çtim
Sizler için ŞAHADETİ seçtim
Sizin huzurunuz için
Dünyadaki nimetlerden geçtim...

Diye haykırdı ŞEHİDİM

ŞEHİDİMİN ŞAHADETİNE
EN YAKIN ŞAHİDİM
ÇÜNKÜ BEN GAZİYİM
SİZLERE ŞEHİDİMİN EMANETİYİM

ŞEHİDİMİN HAYKIRIŞLARINDA;
KAYBETTİĞİM KENDİMİ BULDUM
ŞEHİDİMİN
ŞEREFİNDE NURUNDA;
VATANIMI, BAYRAĞIMI, TOPRAĞIMI BULDUM
BEN ONDAN KALAN ONURUM
ÇÜNKÜ ŞEHİT BENİM SÖNMEYEM NURUM
ŞEHİT BENİM ONURUM....

KADİR DURAK

(LEBİDERYA)

FETHİYE ŞEHİT AİLELERİ VE GAZİLER DERNEĞİ
BASIN DANIŞMANI

İLİM ABİDESİ FETHİYE LİSESİ

İLİM ABİDESİ FETHİYE LİSESİ


24 Kasım Öğretmenler günü nedeniyle;
Fethiye Lisesi Müdürü, örnek insan; Sayın Alim YÖRÜK nezdinde
Okulun Öğretmen, öğrenci, okul çalışanları, velilerine ve bütün öğretmenlerimize saygılarımla ithaf ederim.


Her sabah kapıların açılıyor sevgiye
Hayran olur görenler, sendeki bu ilgiye
Ödülün kalbimizdir; lâyıksın her övgüye.

Sinemizi kabartan, bu şehrin NEFESİSİN
SEN İLİM ABİDESİ; FETHİYE LİSESİ'SİN…

Ata, ana, babasın; sımsıcacık yuvasın
Mazimizden atiye, köprü olan davasın
Kirlilik barınmayan; berrak, temiz havasın.

Ciğerimizin süsü, has göğüs KAFESİSİN
SEN İLİM ABİDESİ; FETHİYE LİSESİ'SİN…

Öğrenci öğretenle, gülüyor bütün yüzler.
Öğretmenden, müdürden; duyulur nurlu sözler.
Anlık ayrılıklarda, gönlümüz seni özler.

Şanına erişilmez, zirveler ÖTESİSİN
SEN İLİM ABİDESİ; FETHİYE LİSESİ'SİN…

Nefreti unutturup, dostluklar sağlıyorsun
Matemli, kederlinin; derdine ağlıyorsun
Doğruluk denizinde; coşuyor, çağlıyorsun.

Eğitimin güneşi, bilginin ADRESİSİN
SEN İLİM ABİDESİ; FETHİYE LİSESİ'SİN…

Sizlerin sayesinde, geleceği görürüz
Hepimiz bir arada, huzuru sürdürürüz
Bayrağın gölgesinde; hem mutluyuz, hem hürüz.

Medeniyet anıtı, uygarlığın SESİSİN
SEN İLİM ABİDESİ; FETHİYE LİSESİ'SİN…

Kadir DURAK
(LEBİDERYA)
FETHİYE ŞEHİT AİLELER VE GAZİLER DERNEĞİ
BASIN DANIŞMANI

17 Kasım 2008 Pazartesi

BEN ESKİ BİR ÖĞRETMENİM

BEN ESKİ BİR ÖĞRETMENİM

ÖĞRETMENİN EMEKLİSİ OLMAZ DİYEREK
BİZİ YETİŞTİREN DEĞERLERİMİZİ UNUTMAYALIM
EMEKLİ ÇALIŞAN BÜTÜN EĞİTİMCİLERİMİZİN HER NEFESLERİNİN HUZURLU OLMASI DİLEĞİYLE


Ben;
Eski bir öğretmenim
Hiç eskimeyecekmiş gibiydim
Mesleğimin divanesiydim...
Gençtim, zindeydim, zirdeveydim
Öğretmenken;
Bilgi dolu efsaneydim
Tarihin ötelerine giderdim
Orhun yazıtlarında
Kitabeydim...
Samsun'dan doğan sönmez güneşin
Nutkunda hitabeydim...
Ulubatlı oldum
İstanbul surlarında
Alparaslandım
Malazgirt sırlarında...
Şamille kafkastaydım
İzmir'de Hasan Tahsinin şahadetiyle yastaydım...
Dünler su gibi akıp gitti
O güzel günlerim nasıl da
Göz açıp kapayıncaya kadar
Tükenip bitti...
Ben şimdi yalnızlığımla
Baş başa kaldım
Dünlerdeki o güzel
Hayallere daldım
Şafaklarımda
Unutulduğum zamanlara haber saldım...
Yalnızlığıma ağladım
Unutulmuşluğuma karaları bağladım
Mazideki güzelliklerin düşeriyle
Bağrımı, sinemi, yüreğimi dağladım
Yüreğim dağlıyken bile
BEN ESKİ BİR ÖĞRETMENİM
DİYEREK ÇAĞIL ÇAĞIL ÇAĞLADIM
ÇAĞLAYANLARIMDA
DÜNÜ BÜGÜNE BAĞLADIM...


KADİR DURAK

(LEBİDERYA)

15 Kasım 2008 Cumartesi

ÖĞRETENLER ÖĞRETMENDİR

ÖĞRETENLER ÖĞRETMENDİR

Hak Teala'nın Habibini
Yüreklerin tabibini
Doğru yönün takibini
ÖĞRETENLER ÖĞRETMENDİR...

Büyük Kitab-ı Kerim'i
Resul, Nebi, Peygamberi
Ahireti, yerküreyi
ÖĞRETENLER ÖĞRETMENDİR...

Ezanları dinlemeyi
Mekke ile Medine'yi
Kıblemize yönelmeyi
ÖĞRETENLER ÖĞRETMENDİR...

Çölü, Veysel Karaniyi
İyi, kötü, haramiyi
Hem mescidi, hem camiyi
ÖĞRETENLER ÖĞRETMENDİR...

Kayıları, Oğuzları
Delikanlı yağızları
Şiveleri, ağızları
ÖĞRETENLER ÖĞRETMENDİR...

Altay, Tuna ve Volgayı
Ecriyes'i, düz ovayı
Yayaları, arabayı
ÖĞRETENLER ÖĞRETMENDİR...

Yıldızımı, hilalimi
Hakkım olan helalimi
Cemalimi, celalimi
ÖĞRETENLER ÖĞRETMENDİR...

Eyüp Sultan Türbesi'ni
Ecdadımın adresini
Fatih Sultan Han dersini
ÖĞRETENLER ÖĞRETMENDİR...


Edepsizi, edepliyi
Deli, veli, bilgiliyi
Kelime, harf, kırk elliyi
ÖĞRETENLER ÖĞRETMENDİR...

KADİR DURAK

(LEBİDERYA)

ŞEHİDE ŞAHADET EDEN GAZİDİR

KAYNAKTAN DERYAYA

LEBİDERYA



ŞEHİDE ŞAHADET EDEN GAZİDİR…

ŞEHİTLER HAZRETİ HAMZA'NIN YANINDADIR.


BU GERÇEKLERİ GÖZARDI EDEMEYİZ…
ŞEHİTLERİN ÖLÜ OLMADIKLARINI YÜCE ALLAH KURAN-I KERİM'DE BİLDİRMİŞTİR.

Şehitlere şahadet yetkisi verilmiştir.

BÖYLE YÜCE BİR MAKAMDA OLAN ŞEHİTLERE VE ONLARIN ŞAHİTLERİNİN İHMAL EDİLMESİ, TÜRK MİLLETİNİN İHMAL EDİLMESİDİR.



GAZİLER DİYOR Kİ:

EY ŞEHİTLERİMİZ BİZ SİZE OLAN BAĞLILIĞIMIZI HER NEFESİMİZDE AYAN BEYAN İLAN EDİYORUZ…

BİZLER LAF OLSUN DİYE; SÜZLÜ SÖZLER, MASKELİ YÜZLERLE DEĞİL SİZLERİ YÜREĞİMİZDEN ANIYORUZ, NURLARINIZDAN TANIYORUZ.

SİZLERİ CAN EVİMİZDE YAŞIYORUZ… SİNEMİZDE TAŞIYORUZ…

MUSALLA BAŞINDA NUTUK ÇEKİP SİZİ UNUTANLARDAN OLMADIK…

SİZİ UNUTMAYACAĞIZ UNUTTURMAYACAĞIZ…

TÜRKİYE CUMHURİYETİMİZİN KURUCUSU

BÜYÜK İNSAN GAZİ MUSTAFA KEMAL ATATÜRK…

MANEVİ HUZURUNUZA...

MASKELERE BÜRÜNEREK DEĞİL… YÜREĞİMİZLE GELİYORUZ…

BİZİ SÜSLENMİŞ SÖZLERLE ANSALAR NE OLUR ANMASALAR NE OLUR…

BİZİ LİSTENİN BEŞİNCİ SIRASINDA DEĞİLDE; YİRMİBEŞİNCİ SIRASINDA OKUSALAR YA DA OKUMASALAR…



BİZ BUNU ALINGANLIK YAPMAYIZ…

ÇÜNKÜ BİZ ADIMIZ OKUNSUN DİYE DEĞİL…

SANA YÜREKTEN BAĞLILIK BİLDİRMEK İÇİN HUZURUNA GELİYORUZ…



GAZİLER OLARAK ŞEHİDİN ŞAHİDİYİZ…



ŞEHİTLERİN AİLELERİ İLE GÖNÜL GÖNÜLEYİZ… YÜREK YÜREĞEYİZ…



BİZ ŞUNU ÇOK İYİ BİLİYORUZ Kİ…



VATAN SEVGİSİ İMANDAN GELİR…



SENDEKİ VATAN SEVGİSİNİN YÜCELİĞİ VE BÜYÜKLÜĞÜ DİLLE KALEMLE KELAMLA İZAH EDİLEMİYOR…

ÇÜNKÜ SİZ; DÜNÜNE DE DİNİNE DE BAĞLISINIZ..

BİZ DE YÜREĞİMİZLE SİZE BAĞLIYIZ..

ADIMIZI HİÇ ANMASALAR BİLE, BİR KERE OLSUN ANONS ETMESELER, BİLE BİZ HUZURUNDA HER ZAMANKİ AZİMLE KARARLILIKLA BAĞLILIĞIMIZI BİLDİRMEYE GELECEĞİZ…

MEKÂNINIZ CENNET OLSUN………..

İNMEYECEK BU BAYRAK AL BAYRAĞA GÖNDERİZ

İNMEYECEK BU BAYRAK AL BAYRAĞA GÖNDERİZ

Şehit Öğretmenlerimizin Ruhları Şad Olsun

Liste yapıyorum.
Bu listemizde olmayan şehitlerimiz için af diliyorum.
Yarın bu şehitlerimizin kaçının kabri başında anma yapılacak bilmiyorum.
Ben ŞEHİT ÖĞRETMENLERİMİZİN nezdinde bütün şehitlerimize FATİHALAR yollayalım diyorum.
Yakınlarını ziyaret edelim. Şehit Öğretmenlerimiz Sizleri Unutturmaya Çalışan Kim Olursa Olsun Onları Affetmiyor ve Onlara Hakkımız Helal Etmiyoruz.

Kanınız Yerde kalmasın

Sizler Bizim Işığımız Nuumuz Oldunuz.
Unutmadık Unutmayacağız Unutturmayacağız..

Mustafa ÖZKAN 09.10.1997 - Aydemir Özkaya 28.10.1993 -Oktay BULUN 10.10.1993

Ali BOŞGELMEZ 24.04.1998 - Adem AKDENİZ 11.01.1998 -Fesih SÖĞÜT 17.10.1989

M. Saygı GUDER 26.06.1979 - Ramazan EZGİ 23.08.1992 -Nuri ÖZTÜRK 05.11.1988

Sıtkı ABDİOĞLU 17.05.1994 -Mustafa SAĞLAR 23.04.1988 -Musa SARISAÇ23.04.1988

Şengün YOLCU 04.02.1988 - Bayram YEŞİL 14.04.1990 -Ahmet BEKAR 14.04.1990

Selahattin AYSAN 24.05.1993- İzzettin YÜKSEL14.04.1990 -Mehmet İZDAL23.04.1993

Uğur GÖREN - M. Saadettin KÜÇÜK - Cuma İBİŞ - Nesrin ÜNUĞUR 01.10.1996

Şeyho KURTULMUŞ 25.03.1995 - Ökkeş KAYA 30.10.1995 -Aynur SARI 22.06.1996

H. Ömer SERİN - Nurettin ASLAN - Aydın YILMAZ 22.04.1996

Hüseyin KOCABAŞ 12.10.1995 - Gürkan ARITÜRK 30.10.1995

Necati ÇİÇEK 26.09.1995 - Hamza Halit SÜLÜN 02.10.1995

Erol ERCAN - Ali YILDIZ - Mehmet Zeki ÖDÜK - Mehmet ÇETİNKAYA 05.11.1994

Ali BULUT - Ersoy YORULMAZ - Nurllah SARAÇ - Ragıp KÖSE 11.10.1994

Adnan TUNCA - MUstafa GÜMÜŞ 25.09.1995 -- Sait KORKMAZ 28.09.1994

Hayati KAPUKAYA 08.10.1994 - M. Şirin GÖKDERE 15.09.1994

Vedat İNAN - Mustafa KARINCA - A. İhsan ÇETİNKAYA - Rüstem ŞEN - Metin KAYNAR
- Buminhan TEMİZKAN 11.09.1994

Atilla AYDOĞDU 17.07.1994 - Recep OYAN 29.04.1994 - Metin GENÇDAL 20.04.1994

M. Ali DURAK 07.04.1994 -Mehmet DAYAN 29.12.1993 - A, Şahap Salık 21.09.1993

Ayşe KONAKÇI / Numan KONAKÇI 26.10.1993 - Hasan AKAN 01.03.1993

Mustafa BOZ 22.02.1994 - Nahit ERGENE 01.01.1994 - Ayhan KURAL 16.09.1993

Zafer ÖZDENİZ - Halit KANDEMİR 21.11.1993 - Osman ÇİÇEK 07.09.1993

Bayram TEKİn / Yasemin TEKİN // Fatih TEKİN - Abdurrahman Nafiz ÖZBAĞRIAÇIK -
Engin KOMUT - Sezai KEÇECİ - Mehmet FİDAN = 25.10.1993

Ertan YAŞAR - Ali YILDIRIM - A. Nurettin SOYER - Hüseyin YAVUZ - 22.10.1993

Fevzi KATAR - Tarık SENGER - Orhan BAKIŞ - Ünal ATLI 07.10.1993

Nursel (KALE) ALADAĞ/ Bayram ALADAĞ 06.10.1993 Zeki SAVRUK 24.10.1993

Zeki ŞENOĞLU - Gürel ŞİMŞEK 29.09.1993 - Hmaza ÇETİN - Erkan AYDIN 23.06.1993

M.Mecit YALÇIN 05.08.1993-Nevzat AKDEMİR 21.06.1993-A. Rıza PEKÖZ 10.06.1993

Nuriye AK - Elif LİVAN 11.06.1993 -- Alihan HAN 19.04.1993 - İsmail ÇELİK 22.02.1993

Mehmet BİROL - Abudllah KARA - Birol İrfan AKAR 24.05.1993

Ertuğrul ALTEKİN 18.02.1993 /// Zübeyir AKKOÇ - R. Aydın BİLGE 13.01.1993

Halis ŞİŞMAN 05.01.1993 - M. Emin ÖZDEN 06.12.1992 -A. Vahap YERSİZ 06.10.1992

Engin EKER 16.09.1992 - Abdurrahman TANER 29.08.1992

Seyda AYDOĞAN 05.06.1992 - Orhan KORKMAZ 20.05.1992 - İsa ACAR 04.05.1992

Şevki AKGÜN 29.04.1992 - Orhan GÖK 19.03.1992 - İbrahim KIZMAZ 06.01.1992

Ayhan YAZICI 01.01.1980 - Aydın DEMİRKOL 23.03.1981 - Mehmet BİLİR 09.05.1980

Esma KARADOĞAN 17.11.1991 - Mehmet GEZER 07.11.1991

Ertan SEVİM 03.09.1990 - Ali KARAOĞLAN 19.09.1990 - Tahir CİVİL 23.03.1990

Hanefi ÇAKALLIOĞLU 28.03.1990 - Çevik Ersin TEMEL 06.09.1990

Durmuş GÜÇLÜ - Mehmet KAPUSUZ 06.09.1989 - Mehmet BAŞKURT 27.08.1980

Mithat EREN 05.11.1988 - Lokman ÇAKIR 12.04.1988 - Bekir YÜCEL 08.05.1978

Mehmet YILDIZ 25.03.1988 - Şenol AKAR 12.11.1987 - Fevzi ATEŞ 28.05.1980

Hüseyin AYDEMİR 12.03.1988 - Aydın ACUN 25.05.1987 - Recep ÇAKIR 14.01.1980

E. Erol GÜRSESOĞLU 05.07.1980 - Asım ÖZDEN 21.05.1987


Mehmet BULDUK 19.07.1979 - İsa KARAASLAN 15.05.1987 -

A.Tevfik PAMPAL 22.10.1978 Nevzat DEMİRCİ 07.04.1980 -

Mehmet CANITEZ 04.04.1980

Ali İNCEKARA 02.06.1980 - K. Fedai Coşkuner 03.12.1979


Ve İsimlerini Sayamayacağımız Diğer ŞEHİT ÖĞRETMENLERİMİZİN YAKINLARINA TEKRARA BAŞSAĞLIĞI DİLİYOR MEKANLARI CENNET OLSUN DİYORUZ

ŞEHİT ÖĞRETMENLERİME SAYGIYLA İTHAF EDERİM


Uykuları bölerek size dua ederiz
Mekânınız Cennet'te Firdavs olur biliriz
Unutmadık sizleri yolunuzdan geliriz.

Sizler rahat uyuyun, nöbeti devraldık biz
İNMEYECEK BU BAYRAK AL BAYRAĞA GÖNDERİZ...

Ardınızdan kalanı başımıza tac ettik
Her 24 Kasım'da ziyatreine gittik
Sizlerle hep beraber, yükselmeye and içtik.

Ülkeye nur yaymaya, kararlıyız hepimiz
İNMEYECEK BU BAYRAK AL BAYRAĞA GÖNDERİZ...

Sizlerin ışığında yürüyoruz el ele
Yürekler hep bir çarpar, hepsi gönül gönüle
Ferman sizden geliyor, verdiğiniz güç ile,

Nerde olursa olsun doğrtu söyler dilimiz
İNMEYECEK BU BAKRAK, AL BAYRAĞA GÖNDERİZ...

Kadir DURAK

lebiderya

SENDE DESTAN DESTAN BİLGİ

SENDE DESTAN DESTAN BİLGİ

24 KASIM ÖĞRETMENLER GÜNÜ
NEDENİYLE
FETHİYE'DE GÖREV YAPAN ÖĞRETMENLER NEZDİNDE
BÜTÜN ÖĞRETMENLERİMİZİN BÜÜZN ZAMANLARI KUTLU VE MUTLU OLMASI DİLEĞİYLE
EĞİTİMCİLERİMİZE SAYGIYLA İTHAF EDERİM...

Bağrımızda neşe sensin
Huzur olur senin sesin
Kalbimizde hüküm süren,
Sümbül, bülbül, menekşesin...

Tarihteki belgeleri
Hayalleri, imgeleri
Cehaleti biçip, deren
Öğretirsin bilgeleri...

Hataları sildi silgi
Özümüzden özel ilgi
Hedefleri doğru gören,
Sende destan destan bilgi...

Sözlerinden sevgi gelir
Dünü bilen seni bilir
Yücelikte arşa eren,
Seherinde nur serpilir...

Her yanımız gül bağımız
Sizle güneş afağımız
Mazimizi güne seren,
Aydınlanır şafağımız...


KADİR DURAK

(LEBİDERYA)

GÜLDESTE

GÜLDESTE

Solmayacak gül olur mu?
Diye sordukları zaman
Evet, solmaz gül var dedim
Cevabını ver dediler,
Bilgi...
Diye cevap verdim...

Ölmeyecek an olur?
Sursuna düşünmeden
İlgi...
Diye cevap verdim...

Sinmeyecek aşk olur mu?
Sorusunu soranlara
Sevgi...
Diye cevap verdim...

İnmeyecek al olur mu?
Bu soru da sorulur mu?
İnmeyecek al var elbet
O hem sıla, hem de gurbet
O'dur vatan, O'dur millet
Toprağıma; O'dur kudret
Hikmet O'dur, O'dur servet
Dalgalanır ilelebet
Benim eşsiz al beyazım
Ölümsüzdür al bayrağım...

Kim öğretti?
Diyenlere
Bu en kolay soru
Dedim...
Yüreğimle cevap verdim
ÖĞRETENİM ÖĞRETMENİM....

KADİR DURAK
(LEBİDERYA)

ÖĞRETMENLERİMİN ÖMÜRLERİ HUZUR VE MUTLULUK OLSUN...

9 Kasım 2008 Pazar

YAŞIYORKEN ÖLDÜRDÜN (FETHİYE'NİN ÇEVRESİ ANLATILMAKTADIR)

YAŞIYORKEN ÖLDÜRDÜN

Aşkın tıpranı ile; dilimledin bağrımı
Gece, gündüz duymadın; feryadımı, çağrımı
Bir tek selam yollasan, dindirirsin ağrımı.

Huzurumu sen verip cemalimi güldürdün
Sonra sessizce gidip, yaşıyorken öldürdün…

Kumların taneleri; sen sen diye ağlıyor
Eşen ile Saklıkent hasretinle çağlıyor
Seherim şimdi sensiz; hicran ciğer dağlıyor.

Huzurumu sen verdin, cemalimi güldürdün
Sonra sessizce gidip, yaşıyorken öldürdün.

Üzümlünün yokuşu; izin, yolların olur
Denizliden ötesi senin kolların olur
Senli bir gündüz bile; bitmez yılların bulur.

Huzurumu sen verdin, cemalimi güldürdün
Sonra sesszice gidip, yaşıyorken öldürdün.

Sakar’ın rampasının taşlarında aradım
Gözlerimin sağanak yaşlarında aradım
Karabel’in ayazı, kışlarında radım.

Huzurumu sen verdin, cemalimi güldürdün
Sonra sesszice gidip, yaşıyorken öldürdün…

Dalgası çığlığımdır; tükenmeyen deryanın
Ruhumdur, yüreğidir; her tarafın, her yanın
Sensizlik çökmüş gülüm; üzerine Karya’nın.

Huzurumu sen verdin, cemalimi güldürdün
Sonra sessizce gidip, yaşıyorken öldürdün.

Megri’nin ortasında; kimsiz, kimsesiz kaldım
Sivaslı’dan gelenle şehrine haber saldım
Kemer’de Kadıköy’de seni hayale daldım.

Huzurmu sen verdin, cemalimi güldürdün
Sonra sesizce gidip, yaşıyorken öldürdün…

Paspatur denilirmiş, kalabalık bir yermiş
Oysa ben yalnız kaldım, tenimi akrep dermiş
Benim gibi meczuplar; postu Kordon’a sermiş.

Huzurumu sen verin, cemalimi güldürdün
Sonra sessizce gidip, yaşıyorken öldürdün…

Çağırırım ardından; dön gel bana bir tanem
Seherde yakarırım, gün gel bana bir tanem
Arş’a gelemem ben; in gel bana bir tanem.

Huzurumu sen verdin, cemalimi güldürdün
Sonra sessizce gidip, yaşıyorken öldürdün…

Kaya köy antiğinde sözlerini aradım
Sinemi parçalayıp; özlerinde aradım
Bedenimi kavuran közlerinde aradım.

Huzurumu sen verdin, cemalimi güldürdün
Sonra sessizce gidip, yaşıyorken öldürdün…

Kumluova tarafı, sanki puslu mu ne
Gülsene derler bana; unuttum ki, o da ne?
Yüzüm acı gülümser, nefes ise bahane.

Huzurmu sen verdin, cemalimi güldürdün
Sonra seszice gidip, yaşıyorken öldürdün….

Neden uzaklardasın, neden bana gelmezsin
İçerim kar yaşar, gelip bahar etmezsin
Halini bilmez misin, yağmurumu silmezsin?

Huzurumu sen verdin, cemalimi güldürdün
Sonra sessizce gidip, yaşıyorken öldürdün…

Senin ilin nerede, bak ben nereye düştüm?
Kaynağın bana gelmez, susuz dereye düştüm
Bilinmez rüzgar ile;senden beriye düştüm.

Huzurumu sen verdin, cemalimi güldürdün
Sonra sessizce gidip, yaşıyorken öldürdün…


Kadir DURAK

LEBİDERYA


HİLALİN GÖLGESİNDE.. MEHMETLER DİYOR Kİ... VALLAHİ YAN GELİP YATMADIM ANNE....

ADLI KİTABIN 143 -144. SAYFASINDAN ALINMIŞTIR...

GÖRÜLMEYE DEĞER GÖRMEDEN ANLATILMASI ÇOK ZOR OLAN

DÖRT MEVSİMİN BİR ARADA YAŞANDIĞI

TURİZM VE TARIM SEKTÖRÜNÜN GELİŞTİĞİ
ÜLKEMİZİN DÜYAYA AÇILDIĞI EN ÖNEMLİ PENCERE OLAN

FETHİYE VE ÇEVRESİ KONU EDİLEN ŞİİRDİR..

ARZ EDERİM...

6 Kasım 2008 Perşembe

ŞEN İZMİR

ŞEN İZMİR


Şu Saat Kulesi şenlendiriyor
Beylerde demli çay dinlendiriyor
İlk Kurşun Anıtı İZMİRİM diyor.

ŞEREFSİN, İFFETSİN, ŞANSIN SEN İZMİR
ÖMRÜME GÜN KATAN SENSİN ŞEN İZMİR…

Nefes alıyorum Kordon Boyu'nda
Huzur buluyorum engin koyu’nda
Hayal kuruyorum mavi suyunda.

GÜZELİ BULDUĞUM YÖNSÜN SEN İZMİR
ÖMRÜME GÜN KATAN SENSİN ŞEN İZMİR…

Kadifekale’de bayrak asılı
Konağın insanı bilir usulü
Fuar alanında dinle fasılı.

MUTLULUK DOLDUĞUM ANSIN SEN İZMİR
ÖMRÜME GÜN KATAN SENSİN ŞEN İZMİR…

Eşrefpaşa, Varyant biraz yokuştur
Hatay, Güzelyalı tatlı bakıştır
Sahildeki güller nakış, nakıştır.

ŞAVKINDA KALDIĞIM GÜNSÜN SEN İZMİR
ÖMRÜME GÜN KATAN SENSİN ŞEN İZMİR…

Mersinli biliyor o yıllarımı
Çınarlı saklıyor anılarımı
Kazım Dirik bilir bülbüllerimi.

UNVASIN, MAKAMSIN, SANSIN SEN İZMİR
ÖMRÜME GÜN KATAN SENSİN ŞEN İZMİR…

Bornova’nın parkı sesten tanıyor
Kabristan’da anam beni anıyor
Sabuncu’ya ateş düşmüş yanıyor.

DAMARDA DOLAŞAN KANSIN SEN İZMİR
ÖMRÜME GÜN KATAN SENSİN ŞEN İZMİR…

Karşıyaka Girne Nergiz Bostanlı
Bayraklı, Altınyol şanlıdır şanlı
Mavişehirimiz mükemmel namlı.

DESTANLAR YAZILAN NAMSIN SEN İZMİR
ÖMRÜME GÜN KATAN SENSİN ŞEN İZMİR…

Dedebaşı sanki yetim kalmıştır
Örnekköy eskisi gibi durmuştur
Üstü Olimpiyat köyü olmuştur.

BİZLERİ DUYURAN ÜNSÜN SEN İZMİR
ÖMRÜME GÜN KATAN SENSİN ŞEN İZMİR…

Buca başka güzel Şirinyer başka
Kaynaklar ormanlık getirir aşka
Hipodromda koşan atlar bambaşka.

ADRESİM TARAFIM YANSIN SEN İZMİR
ÖMRÜME GÜN KATAN SENSİN ŞEN İZMİR…

Güzelbahçe, Çeşme, Urla, Ilıca
Balçova’da sıhhat verir kaplıca
Narlıdere: Ben... Der; ama usulca.

KUVVETSİN, KUDRETSİN, CANSIN SEN İZMİR
ÖMRÜME GÜN KATAN SENSİN ŞEN İZMİR…

Çiğli kuş cenneti diyarı olmuş
Menemen ovası deneyle dolmuş
Aliağa’da işçi, bir ekmek bulmuş.

ATADAN YADİGÂR DÜNSÜN SEN İZMİR
ÖMRÜME GÜN KATAN SENSİN ŞEN İZMİR…

Kemalpaşa; Kiraz meyve kokuyor
Ödemiş kızları halı dokuyor
Kınığın güzeli yürek yakıyor.

EN MUHTEŞEN NESİL GENSİN SEN İZMİR
ÖMRÜME GÜN KATAN SENSİN ŞEN İZMİR…

Bergama ve Selçuk tarihe ışık
Tire peynirine herkes alışık
Bayındır yolu biraz karışık.

SARAY, KERVANSARAY, HANSIN SEN İZMİR
ÖMRÜME GÜN KATAN SENSİN ŞEN İZMİR…

Foça içeride biraz eğlenin
Dikili’ye varıp bir yemek yiyin
Bir kahve içerek az da dinlenin.

İPEKTEN YAPILMIŞ, KINSIN SEN İZMİR
ÖMRÜME GÜN KATAN SENSİN ŞEN İZMİR…

Karaburun adı bile cezbeder
Seferihisar’lı mandalin diker
Menderes'in sırrı sizleri çeker.

LİDERSİN, ÖNDERSİN, ÖNSÜN SEN İZMİR
ÖMRÜME GÜN KATAN SENSİN ŞEN İZMİR…

Beydağ dedikleri küçük yayladır
Dünya’nın cenneti işte böyledir
Güzelleri lal’ı bile söyletir.

KAVURAN SICAKTA FANSIN SEN İZMİR
ÖMRÜME GÜN KATAN SENSİN ŞEN İZMİR…

Torbalı’da biber, üzüm satılır
Eziği, çürüğü çöpe atılır
Buranın elişi hep anlatılır.

NURLU ŞAFAKLARDA, TANSIN SEN İZMİR
ÖMRÜME GÜN KATAN SENSİN ŞEN İZMİR…

Kadir DURAK
(LEBİDERYA)

SÖYLESENE İSTANBUL NAZAR MI DEĞDİ SANA ?

SÖYLESENE İSTANBUL NAZAR MI DEĞDİ SANA ?

Ulemaların vardı sözü cennet Firdevsi
Evliya, enbiyanın nefesi ahlak dersi
Nizamı Alem diye gördü doğru adresi
Söylesene İstanbul nazar mı değdi sana?

Fatih namaz kılarken, karşısındaydı Kâbe
Hele ki hekimlerin; çare idi her derde
Şimdi bağrında yatar, o kırk ulu sahabe
Söylesene İstanbul nazar mı değdi sana?

Fahri Kâinat yolu; yüce, büyük değerdi
Encenbilerin hepsi Türk`e gıpta ederdi
Bugünkü efendiler, ogün boyun eğerdi
Söylesene İstanbul nazar mı değdi sana?

Bazı belli yerlerde sadaka taşı vardı
İhtiyacı olanlar gelip ordan alırdı
Bilge bilgileriyle, ışık ve nur olurdu
Söylesene İstanbul nazar mı değdi sana?

Cübbeli soytarılar ortalığı doldurdu
Camide direk satan, paraya kıyam durdu
Kafasına fes takan birde meydan okudu
Söylesene İstanbul nazar mı değdi sana?

Üsküdar Camisinin imam hatibi azmış
Dergâhlara, kurslara yabancı ajan sızmış
Hoşgörü barış sözü edeb, ahlakı bozmuş
Söylesene İstanbul nazar mı değdi sana?

İfritin pazarında, et tezgâhı kurarlar
Manukyanlar vergide rekorları kırarlar
Bunlar protokolda madalyayla durarlar
Söylesene İstanbul nazar mı değdi sana?

Şimdilerde sokaklar çakala mesken olmuş
Edepsizler, arsızlar yaptığıyla ün bulmuş
Rüya Şehir İstanbul, vefasızlarla dolmuş
Söylesene İstanbul nazar mı değdi sana?




lebiderya

Kadir Durak

RÜYA ŞEHİR İSTANBUL

RÜYA ŞEHİR İSTANBUL

Gözlerin Haliç'tir, kalbin Sarıyer
Evladı Fatih'ten kalan kariyer
Zümrüt yeşilisin, yoktur kuruyer.

Şafağıma doğan nur'sun İSTANBUL
Rüyaların şehri sensin İSTANBUL.

Nice kahramanlar bağrından çıktı
Lisanın arıdır, dilden bal aktı
Çatalça Çesmesi Şile'ye baktı.

Yüreklerde atan yar'sın İSTANBUL
Rüyaların şehri sensin İSTANBUL.

Kubbeler Sinan'a rahmet okutur
Barajlar her eve hayat akıtır
Köprüler gerdanda güzel takıdır.

Parlayan yıldızsın, günsün İSTANBUL
Rüyaların şehri sensin İSTANBUL.

Hayran bırakırsın, gelip göreni
Senle yaşatırsın; Alp'i, Eren'i
Yüceltirsin sana gönül vereni.

Bayrağım üstünde dursun İSTANBUL
Rüyaların şehri sensin İSTANBUL..

KADİR DURAK

( LEBİDERYA)

GÖNLÜM YİNE İZMİR DİYOR

GÖNLÜM YİNE İZMİR DİYOR


İzmir diye çıktım yola
Bornova'da verdim mola
Karşıyaka ve Yalı'da
Yalnızlığı eziyorum...

Epey kaldım Ankara'da
Nefes aldım, ben Samsun'da
Balıkesir, Sakarya'da
Yapayalnız geziyorum...

Urfa, Antep, Adana'da
Artvin, Rize, Amasya'da
Giresun'da, hem Ağrı'da
Esiyorum, tozuyorum...

Çanakkale, Tınaz Tepe
Dumlupınar, Zafer Tepe
Eskişehir, Savaş Tepe
Acıları kazıyorum...

Afyon Uşak Isparta'da
Edirne'de, Tekirdağ'da
Az çekmedim şu Muğla'da
Hep kendime kızıyorum...

Iğdır, Kars'ta, Ardahan'da
Trabzon'dan sonra Van'da
Erzurum'da, Erzincan'da
Yorgun düşüp sızıyorum...

Çorum, Yozgat, Çankırı'ya
Adıyaman, Antakya'ya
Ah Malatya, ah Malatya
Methiyeler diziyorum...

Esnaf oldum Antalya'da
Hayal gördüm İstanbul'da
Şimdi; Bursa, Kütahya'da
Tarihimi seziyorum...

Gönlüm yine İzmir diyor
Özün beni cezbediyor
Yüreğime sen esiyor
Aşka destan yazıyorum...



lebiderya
(Kadir DURAK)

SEVDA ŞEHRİ FETHİYE

SEVDA ŞEHRİ FETHİYE

FETHİYE BELEDİYE BAŞKANI SAYIN BEHCET SAATCI NEZDİNDE FETHİYELİLERE SAYGIYLA İTHAF EDERİM

Antalya İzmir’i bağlayan sensin
Turizmin nehrinde çağlayan sensin
Yurdu tanıtmayı sağlayan sensin.

SANADIR ÖVGÜLER, SANA METHİYE
SEVDALARIN ŞEHRİ SENSİN FETHİYE.

Kültüre, bilime selam diyensin
Bütün mevsimlerde yeşil giyensin
Güzellikte; başı göğe değensin.

SANADIR ÖVGÜLER, SANA METHİYE
SEVDALARIN ŞEHRİ SENSİN FETHİYE.

Sahilde yürürken dinlendirirsin
Yakamozlarına yönlendirirsin
Gizemli hislerle şenlendirirsin.

SANADIR ÖVGÜLER, SANA METHİYE
SEVDALARIN ŞEHRİ SENSİN FETHİYE.

Karabel’den körfez bir hoş görünür
Kıyıların candır, mavi bürünür
Buraları gören dertten arınır.

SANADIR ÖVGÜLER, SANA METHİYE
SEVDALARIN ŞEHRİ SENSİN FETHİYE.

Kınık, Kumluova, Eşen, Esenköy
Kemer, Karaçulha, enfes Kadıköy
Göcek yollarında şirin yediköy.

SANADIR ÖVGÜLER, SANA METHİYE
SEVDALARIN ŞEHRİ SENSİN FETHİYE.

Üzümlü rampası bahçeyle dolu
Güllük tarafında öteki kolu
Patlangıç; bu şehrin kestirme yolu.

SANADIR ÖVGÜLER, SANA METHİYE
SEVDALARIN ŞEHRİ SENSİN FETHİYE.

Saklıkent havası eşsiz şaheser
Ölüdeniz kumda; şezlong, havlu ser
Karadere sahil çok sessiz bir yer.

SANADIR ÖVGÜLER, SANA METHİYE
SEVDALARIN ŞEHRİ SENSİN FETHİYE.

Umutsun, ışıksın bize her yönden
Gecelerin bile farksızdır günden
Kaya Köy emanet; tarihten, dünden.

SANADIR ÖVGÜLER, SANA METHİYE
SEVDALARIN ŞEHRİ SENSİN FETHİYE.

Günlükbaşı, Çalış; Tuzlaya çıkar
Herkes akşam üstü Kordon’a akar
Biraz ilerisi; koylara bakar.

SANADIR ÖVGÜLER, SANA METHİYE
SEVDALARIN ŞEHRİ SENSİN FETHİYE.

Likya mezarları yamaçta durur
Tesmessos antiği insan doldurur
Fethiye Kale’si; Bayrakla onur.

SANADIR ÖVGÜLER, SANA METHİYE
SEVDALARIN ŞEHRİ SENSİN FETHİYE.

KADİR DURAK

LEBİDERYA

DÜNYAYA AÇILAN ŞANIM ANTALYA

DÜNYAYA AÇILAN ŞANIM ANTALYA


Safran’da oturup demli çay içtim
Şahin Tepesi’nde kendimden geçtim
Kalenin içinde geceyi biçtim.

Sırlanmış hatıram, anım ANTALYA
ANTALYA ANTALYA CANIM ANTALYA…

Düden şelaleden, zümrüt seyrettim
Manavgat selinde hayat farkettim
Kepez yokuşunda; çile erittim.

Ormanlı, denizli yanım ANTALYA
ANTALYA ANTALYA CANIM ANTALYA…

Datköy’de, Yazır’da; elma sıralı
Sülekler Köyü de kiraz kralı
Söğüt’te leyvaz çok, ama paralı.

Ciğerim, yüreğim, kanım ANTALYA
ANTALYA ANTALYA CANIM ANTALYA…

Güne yıl katıyor; şirin Elmalı
Düdenköy’e varıp kaysı almalı
Akçay, Yalnızköy’de biraz kalmalı.

Unutulmaz mazim, dünüm ANTALYA
ANTALYA ANTALYA CANIM ANTALYA…

Alanya yönünde huzur bulunuz
Side sahiline gelip dolunuz
Gazipaşa’ya da düşsün yolunuz.

Mutlu yarınlarım, günüm ANTALYA
ANTALYA ANTALYA CANIM ANTALYA…

Arapsuyu çayı alabalıktır
Şarampol tarafı kalabalıktır
Kıymet bilemeyen; aptal, alıktır.

Unvanım, makamım, ünüm ANTALYA
ANTALYA ANTALYA CANIM ANTALYA…

Muratpaşa Cami ecdattan kalmış
Bahçeli evleri hayale dalmış
Pamir’den bir güzel selamlar salmış.

Efsane sarayım, hanım ANTALYA
ANTALYA ANTALYA CANIM ANTALYA…

Aksu tarlaları kabak ekili
Demre’ye renk katar; toprağı, kili
Serik yaylaları, meyve dikili.

Onurum, gururun, sanım ANTALYA
ANTALYA ANTALYA CANIM ANTALYA…

Beldibi çadırda; gözleme, ayran
Kaş, Kalkan kumsalı bırakır hayran
Finike ün bulur, deryalı bayram.

Boylamım, enlemim, enim ANTALYA
ANTALYA ANTALYA CANIM ANTALYA…

Nefes alacaksın; Korkuteli’nde
Sinende Kurşunlu, Lara elinde
Akdeniz meltemi, türkü dilinde.

Dünyaya açılan şanım ANTALYA
ANTALYA ANTALYA CANIM ANTALYA…

KADİR DURAK
(LEBİDERYA)

5 Kasım 2008 Çarşamba

HİLALİMİN ÜSTÜNDE YAŞIYORSUN ATATÜRK

HİLALİMİN ÜSTÜNDE YAŞIYORSUN ATATÜRK


"VATAN SEVGİSİ SEVDALARIN EN YÜCESİDİR" DİYEREK;
MİLLETLE EL ELE, OMUZ OMUZA VEREREK ESARETE BAŞKALDIRAN
VE;
TÜRKİYE CUMHURİYETİ DEVLATİ'Nİ İNŞA EDEN YÜZYILIN DAHİSİ, BÜYÜK KAHRAMAN ATARÜRK'ÜN VEFATININ 69. YILDÖNÜMÜ NEDENİYLE GAZİ MUSTAFA KEMAL ATATÜRK VE SİLAH ARKAŞLARINA, ŞEHİTLERİMİZE, TÜRK MİLLETİNE SAYGIYLA ARZ EDERİM...
RUHU ŞAD... MEKÂNI CENNET OLSUN...


Esarete dur deyip; hür yaşamayı seçtin
Zalim kan içiyordu, zulümleri sen biçtin
Zor yılları geçerken, milletle çile içtin.

Hilalimin üstüne; yaşıyorsun ATATÜRK
BAYRAK OLDUN; EN ÖNDE KOŞUYORSUN ATATÜRK...

Amasya, Dumlupınar, Sakarya seni anar
Çanakkale ilinde; bedenlerimiz yanar
Zafertepe Çalköy'de, yüreklerimiz yanar.

Al beyaz sevgisini taşıyorsun ATATÜRK
BAYRAK OLDUN; EN ÖNDE KOŞUYORSUN ATATÜRK...

Fırat, Dicle, Karasu; sensizliğe ağlıyor
Ayrılığın hasreti sinemizi dağlıyor
Yokluğunda vatanım, karaları bağlıyor.

Sıratı bir çırpıda; aşıyorsun ATATÜRK
BAYRAK OLDUN; EN ÖNDE KOŞUYORSUN ATATÜRK...

Samsun'dan doğan güneş; sönmedi, sönmeyecek
İzinde yürüyenler, yolundan dönmeyecek
Cumhuriyete olan, sevdamız dinmeyecek...

Nehricennet selinde; coşuyorsun ATATÜRK
BAYRAK OLDUN; EN ÖNDE KOŞUYORSUN ATATÜRK...

KADİR DURAK

( LEBİDERYA)