ERMENİ MEZALİMİ - 7
DELİ AHMET -4
FUAT KUMANDAN ŞEHİT EDİLİYOR
ERMENİ CEPHANELİĞİ HAVAYA UÇURULUYOR
Meydan köprüsü; (Şimdiki kozluk köprüsünün az yukarı kısmında) tuzak kuran Ermeniler, Türklerin elindeki malları alıyor, onlara eza cefa ediyordu.
Mavilik deresi etrafı ise tam bir muamma...
Şepik (Şimdiki Yaylacık Köyü) Köyünde yuvalanan Ermeniler, Arapgir’deki ağa babaları ile işbirliği yapıyor, Türklerin geçeceği yolları önceden öğreniyorlar, umulmadık yerlere pusu kuruyorlardı.
Bunun önüne geçmedikten sonra bu zulmün sonu gelmeyecek. Buna mutlaka çare bulmak zorundayız. Kayıp hep milletimizde oluyor. Asker dağıtılıyormuş, genel seferberlik söz konusu değil artık. Cephelerden kötü haberler geliyor. Şu memleketin haline bak hele bir zamanlar dünyaya nizam veren Türkler kendi vatanında kendi eliyle beslediği Ermeni’den zulüm görüyor. Bunun tek nedeni “Nemelazımcılık.”, kabahat kimsede değil kabahat bizde, dünümüzü, dinimizi, yönümüzü unuttuk. Uygarlık gelecek diye diye zulmün en kanlısını getirdiler. Vatan sahipsiz kaldı. Mutlaka bir kahraman çıkacaktır. O günler uzakta değil. İman ediyorum, inanıyorum ki; Zafer bizden yana olacaktır.
Koşik Mehmet ile Deli Ahmet
Bunları konuşa konuşa; Pağniği Kundi (Budak Köyü) Köyü’ne gelirler.
Gece bastırmış; üç beş köpek havlamaktadır. Kurt uluması ile Türk olduklarının işaretini verirler.
Deli Necati bir ağaçtan üstlerine kenet atar. İkisini de kıskıvrak yakalar. Deli Ahmet ipi dişleri ile keser. Dişi ile ip kesmeyi Cücügenli Kayış Ahmet’ten öğrenmiştir. Kayış Ahmet; dokuz kişinin yediği yemeği yer, dokuz kişiyle güreşirdi. Onunla kimse tek güreşe yanaşmazdı.
Deli Necati ağaçtan yere atlar. Bir bakar ki; gelenler tanıdıkları. “Tedbir tedbir diyerek; uslu durun önüme düşün, uslu durmazsanız canınızı yakarım.” Deli Ahmet’le Koşik Mehmet’i önüne katar.
Deli Ahmet “Deli’nin sağı solu belli olmaz diye düşünerek, delinin önünde yere yuvarlanmış gibi yapar, Necati eğilince de; Necati’yi ipe dolar. Şimdi üçü bir yan yana köye doğru ilerlerler.
Necati garip sesler çıkarmaya başlayınca; etraflarında otuz kır genç birikir. İçlerinden birkaç tanesi gelenleri tanır.
Bekir Ağa’ya gelirler. Bekir Ağa’nın evinde; ışıklar yanmaktadır. Çıralar daha sönmediğine göre ve köylüler hazırlıklı olduğuna göre önemli olaylar olsa gerek diye düşünürler.
Bekir Ağa gelenleri kabul eder.
Hayrola Ağam nedir bu hareket gecenin bir vakti artık geceleri uyku yok mu?
Yok Deli Arapgir karıştı.
Mireşoğlu’nun tarafındakiler iyice azıttılar.
Cemelyan Müslüman oldu bugün. İnşallah oyun değildir. Ama bir subayımıza gece tuzak kurulmuş. Cevat Paşamızın can kardaşı, Ahmet Efendi’nin bibisi (Hala) oğlu Fuat Kumandanımızı Şehit ettiler.
Ne zaman oldu Ağam;
Bu sabah haber aldık. Olay dün gece olmuş olsa gerek.
Bekir Ağam; destur ver inlerini basayım...
Olmaz Deli bir yere baskına gidilecekse biz ne güne varız. Ahmet Efendi sana neyi emretti ise sen onu yapacaksın.
Ağam Mavilik tarafından sesler aldık. Ses acı idi o tarafta şehidimiz var. Kim olduğunu bilmiyoruz.
Gıyabında namaz kılıp yola çıktık.
Eskişehir Mahallesi’nden Cevdet oğlu Cevat Şehit oldu. Mavilik yakınındaki Şehit Cevat’tır.
Cemelyan Müslüman mı oldu?
Öyle duyduk.
Onlardan kimse var mı konuşacak.
Kirkor köyde.
Bize ver Kirkor’u Ağam.
Kirkor’u getirin...
Kirkor Ağanın huzuruna çıkarılır.
Ağa;
-Bak Kirkor, Deli seni almaya gelmiş, hemen haber almış senin köyde olduğunu, elimize kendin düştün, senin dilini en iyi Deli bilir.
Seni Deliye teslim ediyorum, ben de çıkıyorum.
Diyen Ağa dışarı çıkar. Koşik Mehmet ve Deli Necati’de Deli Ahmet’in yanında kalır.
Deli
-Kirkor silah deponuz neresi, sizi kim besliyor, haberleşmeyi nasıl sağlıyorsunuz, işaretleriniz nedir, senin elimizde oluğunu bilen var mı?
--Yok Ağam.
Koşik Mehmet bir adım öne çıkar ve;
AĞAM DEĞİL.. AĞAM DEĞİL.. KUMANDAN, KUMANDAN...
Kirkor
--Yok Kumandan, elinizde oluğumu bilen yok, Divriği’ye tuza gidiyordum. Eskişehir Mahallesi’den geçerken Türkler aldı beni gözlerimi bağladılar, sonrası işte karşınızdayım. Cehpaneliği bilmiyorum ama Silah dağıtımı Arapgir’deki kiliseden yapılıyor. Papaz Efendi ile Mireşoğlu her akşam birlikte şarap içer. Buna karşı çıkan Cemelyan Müslümanlığı seçti, adını Cemil diye değiştirdi. (Bahse konu olan Cemil ölene kadar Arapgir’de yaşamış ve ticaretle uğraşmıştır. Cemil’in yeğeni Selisyen de Salise adını almış ve Aşağı Pağnikli Muhittin ile evlenmişler evlatlarını da muaazzam şekilde yetiştirmiştir) Salise’nin torunları İzmir Karabağlar’da oturmaktadırlar. Ve her fırsatta da Türk olmakla gurur duyduklarını ifade etmektedirler.)
-Anlaşıldı Kirkor; şimdii adam ol ve cephaneliğin olduğu kilisenin planını çiz...
Kirkor yere oturur ve çıranın ışığı altında bir kroki çizer.
Deliye uzatır.
Deli;
-Bak Kirkor bu çizimde bir hatan varsa; ötesi senin bileceğin iş...
Yok Kumandanım, ben dinime çok bağlıyım, her zaman kiliseye giderim, papaz efendiyle çok iyiyimdir.
-Bak bu iyi. Aranızdaki bütün işaretleri söyle bakalım şimdi.
Fuat Kumandanı şehit etmek ne imiş bir görelim bakalım Kirkor.
Türk’e kefen biçersiniz ha. Sizi gidi şerefsizler sizi.
Kefeni biçmeden giysin senin Papazın sen de artık canlı gidersin yanına; dertleşirsiniz...
Kumandanım, ben hiç zalimlik etmedim.
Kirkorrr sussss. Üstündeki elbiseleri çıkar şimdi. Sonra da inine dön gelmemizi bekle, dua et de geri dönelim.
Deli Ahmet günün akşama varmasını karataşta beklerler.
Çobanlı’dan Arapgir’e Kıçikli deresinden Berenge çayına yönelip; Mirliva Ali Paşa Camii yolundan gece yarıya gelmeden; Kilise’ye inerler. Hamam kapısından içeri girerken, Kirkor kılığında olan; Deli Necati’nin çok faydası olur. Necati kırk yıllık Ermeni gibi papazla muhabbet başlar.
Kilisenin mahzenine inen Deli Ahmet ve yanındakiler; dehlizden sızan ışık fark ederler. Az dikkat ederler Ki; içeriden sesler gelmekte. Deli elindeki gazyağı tenekesini dehliz girişi karşısında olan küçük mazgaldan içeri boşaltır.
Çarığından bağ koparır onu tutuşturup mazgaldan aşağıya sarktır.
Hızla oradan uzaklaşırlar. Çıkarken Necati’yi almakta gecikeceklerini anlayınca beklemeden ayrılırlar.
Biraz sonra; Kilisenin elli metre alt kısmında bir patlama duyulur.
Kiçikli yerine Berenge’ye yönelirler. Bir bakarlar ki; Necati Muharrem emiyle sohbet ediyor. Hemi de Kirkor gibi sohbet ediyor. Muharrem emi buna bağıyor, Necati de kendince kendini bozuk Türkçesi ile savunuyor.
Necati Deli Ahmet’i far edince Kumandanım geldiniz mi? Deyince
Muharrem emi;
-Kimsin sen?
Deli Ahmet araya girer;
Emi delinin mektubu okunmaz, bu da bizim delimiz der.
Misafir edeyim sizi. Der Muharrem emi.. Ama bekleyecek zaman değildir...
İlk çıkış başarılıdır.
Muharrem emi şu dumanları gördün mü?
Evet evladım
Bu dumandan dolayı can kaybı olmuş mu öğrenebilir misin.
Olur yavrum öğreneyim
Muharrem emi bunu der ve çarşı altından cömertli yoluna doğru gider gecenin bir vaktinde gözden kaybolur. Muharrem emi gidince Deli Ahmet Necati’ye dönerek; Necati sen nasıl geldin buraya.. Kargaşa çıktı bende o kargaşa ile oradan kaçtım. Papazla konuşmamı merak ediyorsanız. Kirkor’un giydiği elbise papazın onlara verdiği işarettir. Papaz en güvendiklerine bu elbiseden giydirir. Yani bu elbiseyi giyen sadece Kirkor değildir. Mesele anlaşılmıştır. Deli denen Necati herkesten akıllıdır.
Muharrem emi gece yarısından epey sonra gelir.
Yavrum can kaybı yokmuş, ama cephanelikleri yok olum, barutların hepsi yok olmuş, silahlarının bir kısmı kullanılmaz olmuş. Birkaç cephane bekçisi hafif dumandan yaralanmış. Sıhhiye gelmiş bakıp gitmiş. Haberini getirince Deli Ahmet “Allah’ın yüzümüzün akı ile bize görev tamamlattırdın. Yüz binlerce şükürler olsun...” Diye dua eder.
Şükür namazı kılıp yola çıkarlar.
Muharrem emi “Aslanlarım, çatal yürekli Türklerim, ellerinizi, alınlarınızı öpüyorum.
Şafağınız nur, yolunuz bahtınız açık olsun.... diyerek yolcu eder...
Sabah ezanı okunurken;
Pağniği Kundi’ye gelirler. Bekir Ağa ayakta beklemektedir.
Bekir Ağa Köyün gençlerini de toplar ve; içlerinden on genç seçer;
Evlatlarım, alınlarınızdan öpüyorum sizleri. Sizin gibi aslan yürekliler varken bu vatan batmayacak, bu bayrak inmeyecek, şu ezan susmayacaktır...
On gençle birlikte; onları uğurlarken artlarından;
Yolunuz bahtınız açık olsun yiğitlerim... Uğurlar olsun...
Diye seslenir......
..
DEVAM EDECEK